LÜTFEN HEPSİNİ OKUYUN( pişman olmazsınız)
Ali Bey'in akıttığı iki damala göz yaşı, Hikmet'in bir yöneticiden hayatında öğretmen olarak aldığı ilk hediye, ilk teşekkür, ilk takdir, ilk aylıkla ödüllendirme olmuştu... Bir söz, bir bakış, bir dokunuş, bir duruş nasıl yeniden var olur? O, ufkun; o, ışığın, iyliğin yürüyüşü... Yürüyüşüne heycan katan insanın fazileti, cömertliği, ahlakı, zarafeti ve adaleti bir şiir gibi akıp iki damla gözyaşıyla bir daha yürürlüğe giriyordu... Acaba şimdi yeryüzünde hangi notalarda yürüyordu? Kim bilir hangü ümitsizlere ümit, hangi çaresizlere çare oluyordu? Bir gün yönetici olmak istersen, "nasıl bir yönetici" sorusuyla karşılaşırsa Hikmet öğretmen, eminim ki "Bülent Müdür olmak" diyecektir. Çünkü o çok iyi biliyor ki, yöneticilik bağırıp çağırmak, savunma almakla tehtit etmek, resmi yazıları imzalamak, birilerinden onurluk almak değil, kendisine uzatılan ısırılmış bir köy elmasını reddetmemektir...
"... Kendini bulmak için kitaba dayan. Kitap aklın ve kalbin huzura açılan limanıdır. Unutma okumak sadece okulda olmaz. İnsan ancak kitap ile yaşar ve onda nefes alır"
Eğitimin dibe vurduğu Güneydoğu'nun bu ücra ilçesinde; toprak altında çürümeye terk edilen kökler, artık çiçeğe durmak için domur domur tomurcuklanıp taze filizlere dönüşerek güneşe gülümsüyorlardı...
Evet Bir Müslümanın kıblesi mekke'dir. Ama ibadet dergahı bütün yeryüzüdür. Müslüman, gittiği yere ve çağa göre değişmemeli, gittiği her yeri Mekke'ye; bulunduğu çağı da asr-ı saadete dönüştürmeli, Müslüman gibi yaşamalıdır...