Risale-i Nur'un bize öğrettiği bir üslûp da önce güzel hasletlerini ifade edip sonra eksiklerini güzel bir lisan ile söylemektir;
"Sual etmekte çalışkan ve yazmakta tembellik eden Refet..."
(
Latif Nükteler, s. 23)
"...tembel olmayan, fakat tembelleşen Abdülmecid..."
(
Barla Lâhikası, s. 356)
"...himmeti uzun, eli kısa Abdurrahman..."
(
"Rüyasında beni gören, gerçekten beni görmüştür. Çünkü, şeytan hiç bir şekilde bana benzer bir surete giremez."
(es-Suyûtî, Kıtful-Ezharil-Mütenasira, s. 171)
"Rüya-yı sadıkada ervah-ı habise ve şeytan, peygamber sûretinde temessül edemez."
(
Kardeşlerim! Herkes sizin gibi sebatkâr olamaz. Perde altında Nurcuların kuvve-i maneviyelerini kırmak için bazı hocalar vasıta oluyorlar, aldanmayınız ve sarsılmayınız ve onlarla münakaşa etmeyiniz, mümkün oldukça dostane muamele ediniz. Biz onlarla kardeşiz deyiniz ve bu pusladaki noktaları unutmayınız, tâ sizi aldatmasınlar.
Bediüzzaman Said Nursî'nin şu yürek burkan cümlesi gelir;
"Bu yirmi sene kırk bayramımı münzevi, yalnız geçirdim." (
Emirdağ Lahikası 1, s. 77)
20 sene içinde 40 bayram münzevi, yalnız geçirdin. 28 sene hapis ve sürgün hayatı ile 23 defa zehirlenmeye rağmen İslâm ümmeti için fedakârlıktan vazgeçmedin Aziz Üstâd. Bu ümmet dâim sana minnettar olacaktır.