Aynı yolun yolcusu değilsek eğer, birbirimizden ileride veya geride olamayız.
Yolumuz veya yönümüz aynı değilse, ileride-geride kıyasla- ması yapılamayacağı için, ilerici veya gerici de olamayız.
Olsa olsa ayrı yolların yolcusu, ayrı dünyaların insanı oluruz, birbirimize uzak veya yakın düşeriz.
Aramızdaki uzaklığın veya yakınlığın nedeni budur.
Yolu ve yöntemi hesaba katmadan, hayali bir düzlemde, sadece kulağa mantıklı gelen kıyaslamalarda bulunmak, ileri-geri konuşmak, entelektüel yolsuzluktur.
"Her zaman Ortaçağ ile kıyaslanan modern bilimin durumu, cücelerle birlikte dolaştığı için uzun boylu sanılan, orta boylu kişinin haline benzer. Bugün bizi kendi sabit manzarasına mahkûm eden bilim adlı pencere, imkânları sınırlı olsa da, şöhreti sınır tanımayan, en popüler bilgi türünün adıdır. Kilisenin büyük duvarında açılmış bir pencere olduğu için, küçük ve sınırlı olsa da, anlamı duvardan büyüktür. Bilim tek bilgi kaynağı değildir, bilgi türlerinden sadece biridir. Çağdaş insana bilimin tek ve yegâne bilgi kaynağı olmadığını, başka bilgi türleri de olduğunu anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur."
"Günümüzde daha çok demokrasi kavramı ile ima edilen, hava gibi muhtaç olduğumuz özgür dünya, herkesin hesap verdiği, herkesin bedel ödediği yerin adıdır."
"Osmanlı'nın son yüzyılında açılan, o zamanın misyoner okullarında, yani bugünün seçkin yabancı kolejlerinde Hıristiyanlığa düşman nesillerin çocukları Hıristiyan olmadılar; ama İslam'ın dünyasına uzak, Hıristiyanlığın dünyasına yakın oldular. Misyoner öğretmenler, Türk çocuklarını Hıristiyan yapmaya çalışmamışlardı...Cemil Meriç'in ifadesiyle, misyonerliğin amacı Hıristiyan yapmak değildir, bu topraklardaki insanların kendi kültürüyle bağını koparmaktır."