Yazarın kalemini ilk kez okudum, biraz farklıydı :)
Erika, annesi öldükten sonra kız kardeşi ve babası ile yaşamaya devam etmiş, fakat soğuk bir ailesi var birbirlerinden fazla kopuklar, yani bir araya gelip iki kelime etmeleri zulüm gibi bir şey onlar için ..
Erika bir dernekte piyano öğretmenliği yapıyor, zaten tüm hayatı notalar, bir gün derneğe baş konuk olarak gelen bir keman virtüözü ile tanışıyor zamanla arkadaşlıkları ilerliyor, fakat adamın kızdan farklı beklentileri var Erica bunu kabul etmeyince ayrılıyorlar..
Erika bir süre sonra tekrar onunla karşılaşıp yaptıklarını telafi etmek isteyince bir de görüyor ki adam çoktan kendi hayatına devam etmiş, bunu gördükten sonra kendisi de çivi çiviyi söker hesabı yapmaya çalışıyor ama onu da başaramıyor :)
Erika verdiği kararların arkasında durmayan bir kadın gibi geldi bana, en büyük hatası da adamla konuşmadan, ona düşüncelerini ve hissettiklerini anlatmadan bir anda kaçıp gitmesi oldu, zira kimse onu hiç bir şey için zorlamadı, hatta diyebilirim ki adam Erica'dan daha dürüsttü, onunla nasıl bir geleceği olacağını ya da olamayacağını açıkça söylemişti..
Velhasıl Erica duygularına saplanıp kalan biriydi, hayatı boyunca hep hayır dediği o anı düşünüp, yaşamı kendine zindan etmenin hiçbir anlamı yoktu..
Çok ince bir kitaptı ve sonu da beni tatmin etmedi açıkçası, geçmişe saplanıp kaldığından dolayı Erika piyanosunun başında yaşlanıp gitti anladığım kadarı ile :)))