Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden Seçmeler Gönderileri
Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden Seçmeler kitaplarını, Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden Seçmeler sözleri ve alıntılarını, Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden Seçmeler yazarlarını, Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden Seçmeler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her izzet-ü sürürün sonu nâkâmlık imiş,
Güzel günün nihayeti telhgâmlık imiş.
Mânâsı: Her yüceliğin ve her sevincin sonu isteğine erememekmiş. Güzel günün nihayeti ıstırap imiş.
Güzel bir yolculuktu...
Seyahatnameler lafzen yorucu olsa da hissiyatlı okuyucular için oldukça nadide eserler. Eserin ruhunu daha fazla hissedebilmek adına benim için özel olan saatlerde okumaya gayret ettim. Atsız'ın bazı noktalarda açıklamalara başvurarak eseri daha anlaşılabilir hâle getirmesini oldukça başarılı buldum. Yine de seyahatname okumanın özel bir gayret gerektirdiğini düşünüyorum. Zaten bir ömür adanarak ortaya çıkan böyle eserlere, basit bir yaklaşımın yakışmayacağı kanaatindeyim.
Oğul!
Sakın ola besmelesiz yemek yeme. Adam yoksul olur. Sırrın varsa en yakınına bile söyleme. İyi adını kötüye çıkarma. Kötüye yoldaş olma. Zararını çok çekersin.
Fatih in İstanbul u kuşatması sırasında islam askeri arasında 77 tane büyük evliya vardı. Bunlar
Ak Şemsettin , Sivaslı Kara Şemsettin , Molla Gürâni , Emir Buhari , Molla Fenari , Cebe Ali , Ensari dede , Molla Pulad , Aya Dede , Horos Dede, Hatablı Dede , Şeyh Zindani ve bu makule evliyalardı. Fatih bunlardan himmet rica etti ve " İstanbul devletinin yarısı sizin yarısı islam gazilerinin ve dörtte biri benim olup ganimet malı ile her birinize birer zaviye , ocak ve imaret , mektep medrese ve darülhadisler yapayım ." Diye söz verdi.
Kırım’da zengin bir tüccar cami yaptırmaya başlar. Binlerce kişi toplanır, yardım eder. O sırada inşaatın yanından bir ticaret kervanı geçer. Kervan on katar deve, misk ve amber yüklüdür. Kervan sahibi selam vermez.
– Ey kervan sahibi, nereden gelip nereye gidersiniz? Yükünüz nedir? Diye sorarlar. Ama kervan sahibi oralı değildir. Kasıla kasıla geçer gider.
Cami yaptıran tüccar kızar. Adamlarıyla kervanı çevirir. Adamları, develerin üzerindeki bütün yükü indirirler. Yükte ne kadar misk ve amber varsa, sahibinin gözünün önünde, hepsini çamura katarlar. İnşaatın harcını, su ile değil de misk ve amberle kararlar.
Kervancı ne yapacağını bilemez. Hayret içinde oradan oraya koşuşturmaya başlar. Konuşur ama kimseye dinletemez. Tüccar onu alıp evine götürür. Büyük bir ziyafet verir. Yemekten sonra develerine altın yükleyip:
– Var şimdi git can kardeşim. Ama selamı unutma! Der. Kendini de bir şey sanma.
Cami tamamlanır, ismini Amber-i Çin Camii koyarlar. Ne zaman ki yağmur yağsa, cami duvarları pek güzel kokar. Hatta ben, denemek için toprağından bir parça alıp ateşe koydum, hakikaten amber koktu
Fatih Sultan Mehmet Han, Mühasip Mahmut Paşa vasıtasıyla Giresun kalesini fethettirmiştir. Fatih, paşası Mahmut Bey'e; '' Bu gece kale altına giresun '' diye ferman vermiştir.Paşa da metrise girip kaleyi fethettiği için ' Giresun ' denmiştir.
Fatih büyük bir ordu ile karadan ve denizden Trabzon' u kuşatıp 1461 yılında ve yetmiş gün süren kuşatmadan sonra Rumların elinden aldı. Suyunun ve havasının güzelliğinden hoşlanarak adına " Tarab efzun " ( eğlencesi fazla ) dedi.
Ben, elli yılda 18 sultanlık ve krallık yer gezdim. Hiçbir yerde bu kadar hayrat görmedim. Zamanın sonunda dek Osmanlı hanedanının nimeti bol ve kalıcı olsun.