Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Evreni Yöneten Dört Yasa

Peter Atkins

En Eski Evreni Yöneten Dört Yasa Sözleri ve Alıntıları

En Eski Evreni Yöneten Dört Yasa sözleri ve alıntılarını, en eski Evreni Yöneten Dört Yasa kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Din, gerçekliği asla idrak edemeyeceğimizi söyleyip bizi araştırma yapmaktan vazgeçirerek, varoluşa ilişkin en önemli soruları sormamızın önüne geçiyor. Din bizim oldukça önemsiz olduğumuzu belirtiyor. Bu kadar aptal tasvir edilmemizin ortaya çıkardığı korku sayesinde din, insanın idrak gücünün sınırsızlığını reddediyor. Görünmeyen şeylerin gözümüzü korkutmasına yol açıp inancın boşluğunu vurgulayarak ilerlemeye engel oluyor. Bilim bizi mantıklı tartışmalara götüren önemli soruların önünü açıyor. En önemlisi, bilim insanın zihinsel yeteneklerinin gücüne saygı duyuyor. Bilim insanlığın potansiyeline dinin yapabileceğinden çok daha fazla saygı gösteriyor.
Evreni tanımlayan yüzlerce yasa içinde, bir avuç dolusu (az miktarda) güçlü yasa gizlenmiş olarak bulunur. Bunlar enerji özelliklerini ve enerjinin bir türden diğerine dönüşümünü özetleyen termodinamiğin yasalarıdır.
Reklam
Termodinamiğin yalnızca buhar makineleri hakkında olduğunu düşünmeyin: termodinamik neredeyse her şey hakkındadır. Kavramlar, on dokuzuncu yüzyıl boyunca buhar o günün sıcak konusuyken ortaya çıkmıştır. Ama termodinamiğin yasaları formüle edilip, sonuçları keşfedildikçe, konunun ısı motorlarının, ısı pompalarının, m soğutucuların veriminden tutun da, kimyadan yola çıkıp yaşam süreçlerine varana kadar, oldukça geniş olay aralığına dokunabileceği anlaşılır bir hal almıştır.
Bir sistem sınırıyla tanımlanır. Sisteme madde eklenebiliyor veya sistemden madde çıkarılabiliyorsa, sistemin açık olduğu söylenir. İçine madde ekleyebildiğimiz için kova, ya da daha güzeli, açık bir şişe buna örnektir. Madde geçirgenliği olmayan bir sınırla çevrelenmiş bir sistem kapalı sistem olarak adlandırılır. Kapağı kapalı bir şişe kapalı bir sistemdir. Çevrede meydana gelen olaylara rağmen değişmeden kalan ve hiçbir geçirgenliği o lmayan bir sınır la çevrelenmiş bir sistem ise yalıtılmış olarak adlandırılır. Kapaklı sıcak kahve termosu yalıtılmış sisteme iyi bir yaklaşımdır.
Ya­şamı oluşturan süreçlerin çoğu kendiliğinden olmayan reaksiyonlardır; bu nedenle öldüğümüzde çürürüz ve bu yaşamsal reaksiyonların hiçbiri devam etmez. (İlkece) basit bir örnek olarak, bir protein molekülünün yapımını verebiliriz, bir protein molekülü, çok sayıda tek tek amino asit molekülü­nün tamamen kontrollü bir dizilim içerisinde birbirine bağ­lanmasıyla oluşur. Protein yapımı kendiliğinden olan bir süreç değildir çünkü düzenin düzensizlikten yaratılması gerekir. Ancak, protein inşa eden reaksiyon güçlü biçimde kendiliğinden olan bir reaksiyona bağlanırsa, o durumda ikincisi ilkini yürütebilir, tıpkı bir motordaki yakıt yakımının elektrik jeneratörünü düzenli elektron akışı üretmesi için -yani elektrik akımı için- yönetmesi gibi.
Bu bölüme hepimizin buhar makinesi olduğunu belirte­rek başladık. (..) Her nerede düzensiz­likten bir yapı düşünülürse, o, başka bir yerde daha büyük bir düzensizliğin üretilmesiyle yönetilmek zorundadır ki ev­renin düzensizliğinde net bir artış olabilsin: düzensizlik, çizdiğimiz çok yönlü şekilde anlaşılır. Görmüş olduğumuz üzere, bu gerçek bir ısı motoru için açıkça doğrudur. Ne var ki, bu aslında evrensel olarak doğrudur. (..) Yakıt yiyecek olabilir. Entropide bir artışa denk gelen dağılım yiyeceğin metabolizması ve o metabolizmanın açığa çıkardığı enerji ve madde dağılımıdır. Bu dağılımdan fayda­lanan yapı piston ve viteslerin mekanik zinciri olmak yeri­ne, vücut içindeki biyokimyasal yollardır. Bu yolların orta­ya çıkmasına neden olan yapı tek tek amino asitlerden olu­şan proteinler olabilir. Bu nedenle, yedikçe büyürüz. Yapılar farklı tür de olabilir: sanat eserleri olabilirler. Yeme ve sindirimle açığa çıkan enerjinin birleşmesiyle var edilebilen başka bir yapı da rastlantısal elektriksel ve sinirsel aktivite­den oluşan, beyindeki düzenli elektrik etkinliğinin meydana gelmesi olabilir. Dolayısıyla, yedikçe yaratırız: sanat eserle­ri, edebiyat eserleri ve kavrayış yeteneği yaratırız.
Sayfa 76 - İKİNCİ BÖLÜM : ENTROPİDE ARTIŞ
Reklam
Madde çok düşük sıcaklıklara soğultulduğu zaman başı­na ilginç şeyler gelir. Örneğin, bazı maddelerin sıfır direnç­le elektrik akımını iletme becerisi olan süper iletkenliğin ilk versiyonu, maddeyi sıvı helyum sıcaklığına (yaklaşık 4 K) soğutmak mümkün hale geldiği zaman keşfedilmiştir. Sıvı helyum, yaklaşık 1 K'e kadar soğutulduğu zaman, yapışma­dan akma ve kendisini içeren aletin üzerinden kayma beceri­si olan sıradışı süper akışkanlık özelliği gösterir. Zorluk, kıs­men orada olduğu için, maddeyi mutlak sıfıra soğutmakta­dır. Bir başka zorluk da, ki kendisine geri döneceğiz, madde­ yi mutlak sıfırın altındaki sıcaklıklara soğutmanın -sıcaklık bariyerini bir bakıma kırmanın- mümkün ve hatta anlamlı olup olmadığını araştırmaktır. (..) "bir nesneyi mutlak sıfıra soğutmayı hiçbir sonlu çevrimsel süreç dizisi başaramaz." (..) Bunun çevrimsel bir sürece işaret ettiğine dikkat edin: bir nesne­yi mutlak sıfıra soğutabilen başka tür süreçler de olabilir ama kullanılan alet başlangıçtaki haliyle aynı halde bulun­mayacaktır.
Sayfa 99 - ÜÇÜNCÜ YASA: SIFIRIN ERİŞİLEMEZLİĞİ
Madde, hem var hem yok
Açıkçası, üçüncü yasanın olağan dünya için hayati so­nuçları yoktur. Yine de laboratuvarlarda yaşayanlar için ciddi sonuçları vardır. İlk olarak, bilimin en el üstünde tu­tulmuş idealleştirilmelerinden birini, ideal gaz idealleştir­mesini, saf dışı bırakır. Bir ideal gaz -güçlü rastgele hare­ket eden bağımsız moleküllerin kaotik sürüsü gibi görülebi­len bir akışkan- termodinamikte pek çok tartışmayla, teorik formüllerin başlangıç noktası olarak alınır ama üçüncü yasa onun varlığını T=0 ' da ortadan kaldırır. Dipnot : Üçüncü yasa termal genleşme katsayısının -sıcaklık değişimine madde hacminin nasıl cevap verdiğinin bir ölçüsü- T=0 ola­rak ortadan kaybolması gerektiğini anlatır; ancak, ideal bir gazın termodinamik özellikleri de T=0 olduğunda termal genleş­me katsayısının sonsuz olduğuna işaret eder!
Sayfa 105 - ÜÇÜNCÜ YASA : SIFIRIN ERİŞİLEMEZLİĞİ
Mutlak sıfırın altına hiç mi inilemez??
Yapılabilir, ancak termodinamik yöntemlerle değil. Radyo frekansı enerjisi vu­ruşlarını kullanan elektron veya nükleer spinlerin koleksi­yonu denen, kutuplaştırmaya uygun çeşitli deneysel teknik­ler vardır. Açıkçası, negatif sıcaklıklardan faydalanan gün­lük kullanımı olan bir alet vardır: lazer. Lazerin esas ilke­si çok sayıda uyarılmış halde atom veya molekül üretmek, ardından da onları, enerjilerini toplu halde çıkarmak için uyarmaktır. Yüksek enerjili ve düşük enerjili elektron durumları olarak andığımız şey, lazer maddesindeki atom veya molekülün düşük ve yüksek enerji durumlarının benzeri olarak görülebilir. Bununla bir­likte, lazer efektinin dayandığı tersine popülasyon da nega­tif bir mutlak sıcaklığa karşılık gelir. CD ve DVD oynatıcıla­rında olduğu gibi, evimizde kullandığımız lazer-donanımlı tüm aletler, sıfırın altındaki sıcaklıklarda çalışır.
Sayfa 110 - ÜÇÜNCÜ YASA : SIFIRIN ERİŞİLEMEZLİĞİ
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.