Evrenin Kayboluşu
Gary R. RenardEvrenin Kayboluşu Gönderileri
Evrenin Kayboluşu kitaplarını, Evrenin Kayboluşu sözleri ve alıntılarını, Evrenin Kayboluşu yazarlarını, Evrenin Kayboluşu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şimdi sen düşündeki sözde bireysellik anında, elinde dualiteyi tutmaktasın, artık birlik yerine, elinde ikilik var. Daha önce cennetin kusursuz birliği vardı ve başka hiçbir şey yoktu. Bu dualite olmamasıdır, ikilik olmamasıdır. Gerçeklik hala budur. Gerçekte bir şeyden fazlası yoktur, fakat şimdi senin için farklı bir şey oluyor görünmektedir. Tanrı ve O'ndan başka bir şey var gibi görünmektedir. Bu dualite yanılsamasıdır.
Gerçekte Sadece Birlik Olduğu Halde, Neden Görünürde Ayrıyız?Düş o kadar korkunç, o kadar gerçek görünüyor ki..
Ama bunun senin düşün olduğunu bilirsen, içinde bir yerlerde adaletsizlik diye bir şeyin gerçekte olmadığını da bilirsin..
Eğer dışarıda bir dünya olduğuna ve onun sen hayata gelmeden var olduğuna, senin bedenin öldükten sonra da sensiz devam edeceğine inanırsan ego zevkten dört köşe olucaktır
Evren boşluk sevmez!
Ve her gün yeniden yaşamak için ölüyorsun, ta ki geçmiş ve geleceğin arasındaki boşluğu geçene kadar, ki aslında arada böyle bir boşluk yok...
Her gün ve her günün her dakikası, bu dakikadaki her saniye, dehşet zamanının sevginin yerini aldığı o tek bir anı yeniden yaşıyorsun. Ve her gün yeniden yaşamak için ölüyorsun, ta ki geçmiş ve geleceğin arasındaki boşluğu geçene kadar, ki aslında arada böyle bir boşluk yok. İşte her yaşam böyledir; doğum ölüm ve tekrar hayat arasındaki sözde ara, uzun süre önce giden ve yeniden yaşanamayacak olan bir anın tekrarı. Ve zamanın tümü yalnızca, biten bir şeyin hala burada ve şu anda olduğuna dair kaçık bir inançtır. Geçmişi bağışla ve bırak onu gitsin, çünkü o zaten gitti.
'Zihin zaman düşü görmektedir; o bir aradır ki, olmuş gibi görünenler asla olmamıştır, şekil bulan değişiklikler özden yoksundur ve olayların hepsi hiçbir yerdedir. Zihin uyandığında, her zaman olduğu gibi devam eder.
Unutma, tanrı dünyada değil, orada olmayan bir dünyada nasıl olabilir ki? O senin zihninin içindedir. Burası hem problemin, hem de cevabın olduğu yer. Sadece seçim yapman gerekiyor. Her zaman, bunun senin düşün olduğunu ve düşteki figürlerin senin için sahneye çıktıklarını hatırla. Dünyadaki sözde adaletsizlik ya da kızdığın insanlar gerçekte yok. Eğer onlar orada mevcut değilse, suç senden başka nerede mevcut olabilir? Ama tanrıdan ayrılış hiç olmadıysa, sen de suçlu değilsin. Böylece bağışlama, kardeşinin sana yaptığını düşündüğün şeyin gerçekleşmediğini kabul eder. O günahları kabul ederek onu gerçek hale getirmez. O günahın olmadığını görür.
Bir robot gibi kontrol ediliyorsun, sana ne yapacağın söylenmiş ve kararları bu düzeyde verenin gerçekte sen olduğuna inanmaya programlısın. Programlayıcı zihin, seni beden olduğuna ikna edebilmek için, aslında mevcut olmayan bir dünyada gezinmeye ve yaşamaya yöneltiyor. O beden bazen istediğini alıyor, ama genelde fiziksel ya da psikolojik yönden bir şeyler eksik kalıyor. Bu yoksunluk hissi, tanrıdan ayrı olmayı sembolize ediyor. Sorunlarının sana dışarıda, gerçekte orada olmayan bir evrende oluyor gösterilmesinin nedeni ise, bu sorunların aynı ayrılış yüzünden hissettiğin bilinçaltındaki gizli suçluluk duygusu için günah keçisi görevi yapmalarıdır.
Düşüncelerin aslında bu düzeyde üretilmiyor. Zihnin beynine ne görmek, işitmek, düşünmek, yapmak ve deneyimlemek gerektiğine dair sinyaller gönderiyor. Beynin, bedenin tarafından işletilen ve düzenlenen, programlanmış bir teknik düzenek, sana kendi filmini gösteriyor. Zihnin, sana beynin ve bedenin aracılığıyla, ne deneyimlemen ve nasıl tepki vermen gerektiğini söyleyen bir programlayıcı.
Çünkü sen, sana göre gerçek olduğu açıkça belli olan kişisel bir öykün olduğuna ve dışarıda, içinde bu öykünün oynandığı bir dünya olduğuna, onun sen hayata gelmeden var olduğuna ve öldükten sonra da sensiz devam edeceğine inanıyorsun. Ama dünya yok! O zaman aslında dışarıda senden daha akıllı ve daha yetenekli insanlar da yoktur. Aslında dışarıda senden daha zengin, daha meşhur ya da kendini kızgın, aşağı veya suçlu hissetmene yol açan her ne varsa onları yapan kimse de yoktur. Fethedilecek bir dünya yok. Gerçekte olduğun şeye herhangi bir şekilde zarar verebilecek bir problem ya da tehdit olamaz. Bu yalnızca bir düş ve senin için, bu hakikatin kabul edilmesine eşlik eden ruh hali ve korkusuzluğa erişmek mümkün.