Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Fikrin Zaferi

Evrim

Carl Zimmer

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Kitlesel Yokoluşlar ve Evrim
Felaket dalgalarıyla oluşan yokoluşlar bir gerçekti. Tek bir jeolojik dönem içerisinde dünyadaki tüm türlerin yaklaşık yüzde 90'ı yok olmuş, sanki gezegeni saran yaşam örtüsü kökünden sökülmüştü. Bu kitlesel yokoluşların, volkanlar, gök taşları, atmosferde ve okyanuslardaki ani değişiklikler gibi pek çok nedeni vardı. Tüm bu failler, yaşamı dünya genelinde baskı altına alıyorlar ve bu baskı belirli bir düzeyi aştığı anda ekosistemlerin tamamı, birbirlerine çatılmış iskambil kartlarının devrilmesi gibi yerle bir oluyorlardı. Kitlesel yokoluşlar bir kez başladığında, dünya üzerinde var olan çeşitliliğin eski halini alması milyonlarca yıl alıyordu. Kitlesel yokoluşlar sonrasında yaşamın yeniden uyanışı bazen daha iyiye doğru bir değişimi beraberinde getiriyordu. Bu yokoluşlar eski egemen formları gezegen üzerinden süpürüyor ve bu türlerin yerini yenilerinin almasına olanak sağlıyordu. Aslında türümüzün başarısını da, kaderin böyle bir cilvesine borçluyuz.
Sayfa 200Kitabı okudu
Akıllı Tasarım
Buttars," Tanrı'nın yaratıcı olduğuna, yaratılanların ise kendi türlerine evrildiğine" inanmaktadır.
Reklam
Kitlesel yokoluşlar hariç, arka planda devam eden yokoluş oranı, her yıl gezegendeki her bir milyon türün 0,1 ile 1'inin ortadan kaybolduğunu gösteriyordu. Başka bir deyişle, türler günümüzde insanların ortaya çıkışından önceye göre yüz ile bin kat daha hızlı bir biçimde yok olmaktadırlar.
Sayfa 245Kitabı okudu
EVRİMİN CANAVARLARI
Hayvanların nasıl evrildiğini öğrenmek için biyologlar canavarlar yarattılar. Bacakları kafalarından çıkan sinekler oluşturdular, vücutlarını gözlerle kapladılar, bir fareye fazladan ayak parmakları eklediler ve bir kurbağanın karnına omurga yerleştirdiler. Biyologların bu canavarları oluşturmak için cerrahiye ihtiyaçları yoktu. Her olguda yalnızca tek bir geni değiştirmeleri, bir geni işlevsiz bırakmaları ya da ilgili genin protein yapımı için belirlediği yeri veya zamanı değiştirmeleri yeterliydi. Biyologların keşfetmiş olduğu bu genler, hayvan bedenlerinin gelişimini kontrol ediyordu.
Sayfa 169Kitabı okudu
Kaptan Cook 1778’de ana kıtaya 3 bin 700 kilometre uzaklıkta olan Hawaii adalarını ilk ziyaret eden Avrupalı oldu. Bu adalara ulaşan ilk insanlar ise bin yıl önce Polenezyalılardı.
Sayfa 235Kitabı okudu
...Sunda Boğazında bir zamanlar Krakatau adlı bir ada bulunuyordu. 1883'ten önce yolu o bölgeden geçenler, sessiz bir volkanın sırtlarında yükselen ormanları görebilirlerdi... 1883'e gelindiğindeyse Krakatau tamamen insansızlaşmış haldeydi. O yılın mayıs ayında volkan gümbürdemeye başladı... Ağustosun 26'sında ada yüzlerce kilometre uzaktan duyulabilecek gümbürtülerle patladı. 30 kilometrelik bir kül sütunu göğe yükseldi. Kapkara gökyüzünden çamur yağdı... duman bulutları saatte 450 kilometre hızla boğazın üzerinden uzaklara süzüldü. Bu bulutlar karaya çarptıkları an yükseldiler ve binlerce insanı yakıp kül ettiler... yayılan tsunamiler... düzinelerce köyü haritadan sildiler... aralarında Manş tüneline ulaşanlar... bile oldu. ...Krakatau'da yaşayan hiçbir şey -bir sinek bile- hayatta kalamamıştı. 9 ay sonra adaları gezen bir doğabilimci şöyle yazıyordu: "Tüm araştırmalarıma rağmen karada bitki ve hayvan yaşamına ait bir iz bulamadım. Yalnız başına yaşayan küçücük bir örümcek dışında. Yenilenmenin bu garip öncüsü, ağ örmekle meşguldü."
Sayfa 209Kitabı okudu
Reklam
Yaşam değişir; değişim yavaştır ancak geniş zaman dilimleri içinde süreklidir. Üstelik bu değişimler tanrısal bir müdaheleden dolayı değil, kalıtımın kanunlarından ötürü meydana gelir. Dolayısıyla insan varlığı, tanrısal yaratımın doruk noktası veya kader değil, evrimin oluşturduğu pek çok yalnız türden birisidir.
Sayfa 36 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.