Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Evrim Neden Gerçektir

Jerry Coyne

Evrim Neden Gerçektir Sözleri ve Alıntıları

Evrim Neden Gerçektir sözleri ve alıntılarını, Evrim Neden Gerçektir kitap alıntılarını, Evrim Neden Gerçektir en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evrim ne etik ne de etik dışıdır. Sadece ondan ne anladığımız ve ne anlayacağımızdır. Eylemlerimizi sınırlamanın ötesinde, evrim çalışarak zihnimizi özgürleştirebiliriz.
Kürklü insan fetüsü
Evrim için embriyolojik kanıt olgularından en favori olanım kürklü insan fetüsüdür. Biz en iyi, diğer primatlardan farklı olarak kalın bir kıl örtüsüne sahip olmadığımız için "çıplak maymunlar" olarak biliniriz. Fakat gerçekte kısa bir süre içinde olsa (embriyo olarak) böyle bir örtümüz vardır. Hamileliğin yaklaşık altıncı ayında, lanugo olarak adlandırılan ince tüy gibi bir kıl örtüsü ile tamamen kaplanırız. Lanugo genellikle doğumdan bir ay önce, doğduğumuzda sahip olduğumuz kıllar ile yer değiştirerek dökülür (fakat prematüre bebekler, bazen kısa sürede dökülen lanugo ile doğarlar). Günümüzde, insan embriyosunun geçişsel bir kıl örtüsüne sahip olmaya ihtiyacı yoktur. Nede olsa, dölyatağında 37 santigrat derece sıcaklık vardır. Lanugo sadece primat atalarımızın bir kalıntısı olarak açıklanabilir. Maymun fetüsleri de gelişimin yaklaşık aynı evresinde bir kıl örtü geliştirirler. Ancak, maymunlarda bu kıllar dökülmez ve ergin krüküne dönüşmek üzere kalırlar. Aynı şekilde insanlar gibi balina fetüsleri de, karada yaşayan atalarının kalıntısı olarak lanugoya sahiptirler.
Reklam
Herkes ilaç dirençliliğini bilir. Fakat bunun bizim seçilimin işbaşında olduğunu gösteren en iyi örneğimiz olduğunun çoğunlukla farkında değildir (Eğer bu olgu Darwin zamanında bilinmiş olsaydı, hiç şüphesiz bunu Türlerin Kökeni'nin baş konusu yapardı). İlaç dirençliliğinin, bir şekilde hastanın kendisini bir yolla değiştirerek ilacı daha az etkili kılması nedeniyle ortaya çıktığı yaygın bir inançtır. Fakat bu yanlıştır. Direnç hastanın ilaca alışmasından değil mikrobun evriminden kaynaklanır.
Memelilerin sürüngenlerden veya kara hayvanlarının balıklardan evrimleştiklerini kabul etmek zor görünmemektedir. Ancak tüm diğer türler gibi, bizlerin de oldukça farklı olan bir atadan evrimleştiğimizi kabullenmeye bir türlü ikna olmuyoruz. Biz kendimizi her zaman bir şekilde doğanın geri kalanından ayrı gördük. İnsanların özel yaratılmanın objeleri olduğu dinsel inanışı ve aynı zamanda öz-bilinçli bir beynin eşlik ettiği doğal tekbencilik (natura/ solipsism) ile cesaredendirildiğimizden, diğer hayvanlar gibi doğal seçilimin kör ve akılsız sürecinin tesadüfi ürünleri olduğumuz evrimsel dersine direnmekteyiz. Birleşik Devletlerde köktenci dinin hegemonyası nedeniyle, bu ülke insanın evrimi gerçeğine en fazla direnç gösterenler arasındadır.
Eğer tüm evrim tarihi tek bir yıla sığdırılacak olsaydı, en ilk bakteri Mart'ın sonunda açığa çıkacak, fakat insanın ilk atasını 31 Aralık akşam saat 6'ya kadar göremeyecektik. Eski Yunanın altın çağı, yani M.Ö. 500 civarı, gece yarısından sadece 30 saniye önce açığa çıkacaktı.
Çiftleşme sonrası rekabet eşeysel seçilim yoluyla bazı çok merak uyandırıcı özellikler üretmiştir. Bazen erkek çiftleşmeden sonra etrafta dolaşarak dişisini diğer taliplilere karşı korur. Eğer bir çift yusufçuğu birbirine yapışık görürseniz, bunun açıkça erkeğin döllenmeden sonra dişiyi koruması, fiziksel olarak dişiye diğer erkeklerin erişimini engel olması oldukça olasıdır. Bir Orta Amerika kırkayağı eş korumasında aşırıya kaçar. Bir dişiyi dölledikten sonra, herhangi bir rakibin dişinin yumurtalarını ele geçirmesini engellemek için erkek açıkça dişiyi birkaç gün güder. Ayrıca kimyasallarda bu işi görür. Bazı yılan ve kemirgenlerin menisi diğer çiftleşen erkekleri engelleyecek şekilde çiftleşmeden sonra dişinin üreme yolunu geçici olarak tıkayan maddeler içerir. Benimde çalıştığım bir grup sirke sineğinde, erkek dişiye bir anti-afrodizyak enjekte eder. Menisindeki bu kimyasal dişiyi birkaç gün yeniden çiftleşme isteğinden alıkoyar.
Reklam
Eğer bir kadının yaşamı boyunca doğurabileceği maksimum çocuk sayısını tahmin edecek olsanız, olasılıkla 15 civarı dersiniz. Yeniden tahmin edin! Guinness Dünya Rekorlar Kitabı, bu sayıyı "resmi" olarak 18. yüzyılda yaşamış bir Rus köylü kadın için 69 olarak vermektedir. 1725 ile 1745 yılları arasındaki 27 gebeliğinde, 16 kez ikiz, 7 kez üçüz ve 4 kez dördüz doğurmuştur (muhtemelen bu çoklu doğumlar için fizyolojik veya genetik yatkınlığa sahipti). Bu gayretli kadın için üzülebilirsiniz.
Evrim, yapacağı her yeni yapıyı mevcut binaya uydurarak ve tüm süreç boyunca yapıyı oturulabilir tutacak şekilde, bir binayı sıfırdan tasarlama olanağı olmayan bir mimara benzer. Bu bazı ödünler verilmesine yol açar. Örneğin daha düşük sıcaklığın spermler için daha iyi olduğu biz erkeklerde, testislerimizin doğrudan vücut dışında oluşmaları daha iyi olabilirdi. Ancak testisler gelişmelerine karında başlarlar. Fetüs 6 veya 7 aylık olduğunda, vücudun geri kalanının zararlı sıcaklığından uzaklaştırılmak için, inguinal kanallar olarak bilinen iki kanal yoluyla aşağıya testis torbasına (skrotum) göç ederler. Bu kanallar, vücut duvarında erkekleri kasık fıtığını açık hale getiren deliklere sahiptirler. Bu fıtıklar kötüdür. İnce bağırsağı düğümleyebilirler ve bazen ameliyatla düzeltilmezden önce ölümlere neden olabilirler. Hiçbir akıllı tasarımcının bize bu zulmedici testis yolculuğunu vermesi düşünülemez. Eşey bezlerini bütünüyle karın içerisinde geliştiren ve tutan, balık benzeri atadan miras aldığımız için, testis yapmak için gelişimsel programımızda bu durumla baş başa kaldık. Biz balık benzeri içsel testislerle gelişmeye başladık ve bizim testislerimiz acemice bir eklemlenmeyle sonradan evrimleşti. Öyle ise doğal seçilim ortaya mükemmellik çıkarmaz, sadece daha önce olan üzerine bir ilerleme koyar. Daha uygun olanı üretir, fakat en uygun olanı üretmez.
Genlerinin sadece yarısını içeren yumurta veya spermler yaparak eşeysel olarak üreyen herhangi bir birey, eşeysiz üreyen bir birey ile karşılaştırıldığında, bir sonraki kuşağa genetik katkısının %50'sini gözden çıkarır. Olaya şu yönden bakalım. İnsanlarda normal formunun eşeysel üremeye yol açtığı, fakat mutant formunun dişinin partenogenetik üremesini (Döllenmeden gelişen yumurtalar üreterek üreme. Bazı hayvanlar gerçekten de bu yolla çoğalırlar: Yaprakbitleri, balıklar ve kertenkeleler) sağladığı bir gen olduğunu düşünelim. İlk mutant kadın sadece, kızlarının da daha fazla kız üreteceği, kızlara sahip olacaktır. Bunun tersine, mutant olmayan eşeysel olarak üreyen kadınlar, yarı yarıya kız ve oğlan üretecek şekilde bir erkekle çiftleşmek zorunda olacaklardır. Populasyonda kadınların oranı, kadın havuzu artan ölçüde sadece kız üreten mutantlarla dolacağından, hızla %50'nin üstüne çıkmaya başlayacaktır. Sonunda tüm dişiler eşeysiz olarak üreyen anneler tarafından üretilmiş olacaklardır. Erkekler gereksiz hale gelecek ve yok olacaklardır. Hiçbir mutant dişi erkeklerle çiftleşme ihtiyacı duymayacak ve bütün dişiler sadece daha fazla dişi doğuracaktır.
Şair Tennyson'un tanımladığı gibi "Doğanın dişleri ve pençeleri kanlıdır." Büyük eşekarıları acımasız av makinalarıdırlar ve buraya getirilmiş balarıları savunmasızdır. Fakat bu dev eşekarılarını püskürtebilen balarıları vardır. Yerli Japon balarıları. Bu savunma göz kamaştırıcıdır ve uyumsal davranışın bir diğer mucizesidir. Kaşif bir eşekarısı kovanlarına ilk vardığında, girişe yakın balarıları eşek arısını içeri çekecek ve yuvadaşlarını da savunmaya çağıracak şekilde telaşla içeri koşarlar. Aynı anda yüzlerce işçi yuva girişinde toplanır. Eşekarısı içeri girdiğinde, sıkı bir arı topu ile etrafı kuşatılır ve sarılır. Abdomenlerini titreştirerek, balarıları kısa zamanda topun içindeki sıcaklığı 47 dereceye kadar yükseltirler. Balarıları bu sıcaklıkta yaşayabilirler fakat eşekarısı yaşayamaz. Yirmi dakika içinde eşekarısı öncüsü kızartarak öldürülür ve çoğu kez yuva kurtarılır. Hayvanların düşmanlarını kızartarak öldürdükleri başka bir örnek (İspanyol Engizisyonunu ayrı tutarsak) düşünemiyorum.
277 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.