Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ey Gece Kapını Üstüme Kapat

Oktay Akbal

Ey Gece Kapını Üstüme Kapat Gönderileri

Ey Gece Kapını Üstüme Kapat kitaplarını, Ey Gece Kapını Üstüme Kapat sözleri ve alıntılarını, Ey Gece Kapını Üstüme Kapat yazarlarını, Ey Gece Kapını Üstüme Kapat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
(...)kitaplar beni oku, beni oku diye çığlık çığlığa… ( Kendi Kendime... - 1986 )
Gerçek olan akla uygundur. Akla uygun olan da gerçektir… Hegel
Reklam
(...)Hemingway’e sormuşlar: “Tam olarak ne zaman yazar olmaya karar verdiniz?” Usta yazar, “Ben her zaman yazar olmayı istedim,” diyor. ( Yazmak Üstüne - 1987 )
(...)Hemingway bir konuşmada bakın ne diyor: “Yazmak başlı başına bir amaç mıdır, sizce?” “Evet, tabii.” “Emin misiniz?” “Eminim.” “Çok zevkli olmalı.” “Öyle” dedim, “zevkli olan tek şey.”
Nasıl yazıldığı konusunda bir kural yoktur. Bazen bu, kolayca kusursuz bir biçimde gelir. Bazen de kayayı delip patlayıcılarla parçalamak gibidir. Hemingway
Karşılığında para alsam da almasam da mutlu olmak için yazmak zorundayım. Hemingway
Reklam
(...)İyi bir kitap bir kez okunmamalı. Nasıl ki güzel bir kadın, sevilen bir kadın bir kez sevilmekle yetinilmezse, her sevişmede onun yeni bir tadı, bir güzelliği ortaya çıkarsa… Kadın ve kitap, ne ilginç bir yaklaşım, bir benzetiş, ikisi de oku oku bitmez, iyiyse, değerliyse, ayrı bir niteliğe sahipse. ( Ey Gece Kapını Üstüme Kapat - 1983 )
(...)Kişi, bütünlüğünü korumalı. Kafasının egemenliğinde, yüreğini dizginleyerek. Bırakmamak atomlarını; oraya buraya uçuşmasını önlemek. Bir yanın bir yöne, öbürünün başka yöne gitmemesi… ( Hep O Dar Kapı - 1983 )
(...)Değişmezlik bıktırır kişiyi. Tekdüze bir çizgide yaşamak. Tüketmek zamanı aynı doğrultuda, aynı yolda. Sonra bir gün kopması bu boncuk dizisinin, darmadağın olması, her bir tanenin başka yere yayılışı, yitişi…(...) ( Hep O Dar Kapı - 1983 )
Reklam
(...)Sokak sokak gezerdi kalaycılar, eski eşya alıcıları Yahudiler gibi.(...) ( Hep O Dar Kapı - 1983 )
Georges Perros’un bir sözünü yazının başına almış Claude Roy… Nasıl çevirmeli? Belki şöyle: “Kafa yolculuklarının en küçüğü bile / bizi değiştirir, bizi etkiler, bizi şaşırtır / dünya çevresinde yapılan yirmi ya da bin kez yolculuktan daha çok.” Ama bu, gerçekten “kafa”ya, “zekâ”ya, yani anlamak, bilmek, gezmek, görmek yeteneğine sahip olanlar için, bu yeteneği başarıyla kullananlar için... (...)Kaçmalı mı? Kendimden, çevremden… Ama nereye gitsek, mademki kendimizi de götürüyoruz, öyleyse neye yarar? Ha odanın içinde, kitaplarının, yazıların ortasında yapmışsın bu yolculuğu, ha uzak denizlerde, sonsuz ufuklarda… Ne fark eder ki! ( Eylül Ürperişi - 1985 )
(...)Ne denli güzel gelse de geçmişte kalanlar, yeniden yaşamaya değmez. Bu yüzden ölüm diye bir kesin olay var yaşamın sonunda. İyi ki var! Ya hep yaşasaydık! Ne sıkıntılı olurdu bu yeryüzü! Ne uygarlık gelişirdi, ne sanat, ne yazın diye bir şey ortaya çıkardı. Yaşamın belirli bir süreç olmasına borçluyuz bu güzellikleri… Böyle, ne yapalım ki böyle! ( Eylül Ürperişi - 1985 )
Dünya çevresinde dolaşmaya da çıksa ya da odasının içinde yolculuklara da kalkışsa, yorulmaz gezginlerdir yazarlar. Claude Roy’un “Gezilere Övgü” adlı yazısından...
(...)Küçükken sık sık hastalanırdım, okula gidemezdim, hele karlı havalarda büsbütün eve kapanmak zorunda kalırdım. Varsa yoksa köşe penceresi! Dergilerimle, kitaplarımla o pencere önündeki sedire kurulup sokakta kar dövüşü yapan mahalle arkadaşlarımı seyretmek, çini sobada yanan ateşe bakmak, sobanın önüne yapıştırılan beyaz kâğıdın, sıcağın etkisiyle yavaş yavaş sarardığını, derken kızardığını görmek… ( Güneşli Günleri Özleyerek - 1987 )
110 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.