Bir tek şeyi iyice öğreniyorum. Her zaman, her gün, hep aynı şeyi öğreniyorum. Başın dertteyse, canın yanmışsa, bir şeye ihtiyacın varsa... fakir insanlara git. Sana ancak onlar yardım eder... yalnız onlar.
1939 yılında yayınlanan bu eser sonrasında Pulitzer Ödülü kazanmıştır. Amerika'daki 1930'lu yıllarda patlak veren ekonomik kriz dönemini anlatılıyor Steinbeck. Yalnız öyle bir anlatıyor ki olayları bizzat yaşıyoruz. Eserlerinin çoğunda işçi kesimini ve toplumsal konuları oldukça başarılı bir şekilde anlatıyor yazar. Bu eserinde de zengin fakir çatışması yer alıyor. Krizden etkilenen halk öyle sefil oluyor ki. Ama bir yerlerde halen bir eli yağda bir eli balda olan kimseler mevcut ne yazık ki. Fakirin halini yine fakir anlar mesajını veriyor. Yiyecek bir lokma bulamayan insanlar gene de kendinden daha da kötü olanlara yardım ediyor sırt çevirmiyor.
Joad ailesi üzerinden olaylara tanık olup gidiyoruz. Zorla topraklarından sürülen bir aile. Sadece onlar değil onlar gibi binlercesi. Kırık dökük arabada koca bir aile yeni yerler, yeni iş, başlarını sokacak bir çatı umudu ile düşüyor yola. Gidiyorlar gitmesine ya iş bulunacak mi ki? Kalabalık bir ailenin zamanla nasıl da çöktüğünü de görüyoruz bu kitapta.
Okurken gerçekten dayanamadım. Yani it gibi çalışıp karşılığında aldıkları ücret akıl kârı değil. Bu kadar gaddar olmamalı insan oğlu. Kitabın sonunda yazar öyle bir atış yapmış ki kitap bitince aval aval baktim. Şu an dahi bu satırları zor yazıyorum ciddi anlamda çok etkiledi kitap beni. İçim buruk, kalbim kırık dökük. Gecen aylarda Cennetin Doğusu'nu okumuştum ama Gazap Üzümleri beni yerden yere vurdu.
#parlakmeltemkitapligi