Küçük Prens adlı eserini okuduktan sonra anlatımı yavan gibi kalsa da, yazarın toplum, kanunlar ve hayat ile ilgili görüşlerinin izleri bu kitapta daha yoğun.
Mesleğinin de pilotluk olmasının getirdiği aşinalıkla bir havaalanı mürettebatı oluşturmuş ve bu karakterleri olay örgüsüne direkt etki yapacak biçimde kullanmıştır. ''Bazen ne korkunç itiraflar oluyordu: Ellerimin olup olmadığını görmek için üzerlerine ışık tuttum... Bir fotoğrafçının karanlık odasında, kırmızı ışığın altında belirecek olan kadifemsi dokusu... Dünyadan geriye kalan ve kurtarılması gereken bunlardı.'' (s.57) alıntısında yine mesleğinden kaynaklı olarak-meslektaşlarına- bir duyarlılık ortaya çıkarmış ve yansıtmıştır.
Genel anlamda baktığımızda; hayatın gerçekleriyle örülmüş, nahif bir dil kullanılmış ve başarılı karakter çizimleri yapılmıştır. Yalnızca, kitabın akıcılığını bozan bir unsur olarak, yazı puntosu ve baskı daha iyi ve okuma konforuna uygun olabilirdi. Bu da kuşkusuz yayınevine yazar (Venedik Yayınları).
''Yasalar deneyimlerden doğar, deneyim daima yasa bilgisinin önündedir.'' (s.78) cümlesinde deneyime(tecrübeye) verilen önem bana; Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf adlı romanındaki ''Kaymakam'' karakterini hatırlattı. Kaymakam karakteri, başkişi olan Yusuf'a-ana fikir olarak- aynı konuya dikkat çeken bir konuşma yapmıştı.
''Aslında insanın korktuğu tek şey de bu gizemlilik, bu bilinmezliktir. Olması gereken, o karanlık kuyuya indikten sonra yukarı çıkabilmek ve hiçbir şey olmamış gibi hayata devam edebilmektir.'' (s.77)