Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

I. Dünya Savaşı Anılarım

Gelibolu'dan Kafkaslara

İ. Hakkı Sunata

En Beğenilen Gelibolu'dan Kafkaslara Gönderileri

En Beğenilen Gelibolu'dan Kafkaslara kitaplarını, en beğenilen Gelibolu'dan Kafkaslara sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Gelibolu'dan Kafkaslara yazarlarını, en beğenilen Gelibolu'dan Kafkaslara yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Rusya'da yeni bir ihtilâl olmuş, Kerenski Hükümeti devrilmiş, Lenin adlı bir ihtilâlci idareyi ele almıştı. Lenin, mutlak sulh taraftarı idi. Kendisini Almanlar'ın gizlice İsviçre'den alıp Rusya'ya gećirmiş olduklarını ajanslar yazmışlardı. Lenin de iktidara geçer geçmez, harbe paydos demiş ve Rus askerleri cepheden dağılmaya başlamıştı.
Sayfa 447Kitabı okudu
Şimdi siperden sipere bomba atma modası başlamış. Düşman bir aletle iki yüz metre kadar mesafeden bir bomba atıyor. Gelirken görünüyor. Bir defa yanımızdaki bölüğün siperine düşerek bir neferin ölümüne sebep olmuş. Ben de koştum, yetiştim. Bir nefer de ölen askere sarılmış, 'Ah, hemşehrim öldü' diye ağlıyordu. Sekizinci bölükten kasap onbaşı 'Kalk kerata ayağa' diye, hemen ağlayan neferi kaldırdı. Üstünü aradı. Şehit düşen neferin saatini ve cüzdanını bu neferden çıkardı. Onun böyle ölü soyucu bir çapulcu olduğunu bilirmiş.
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
Ernis yolunda
Bu sıralarda birkaç yeni ihtiyat zabit namzedi gelmişti tabura. Bunlar yeni bir marş öğrenmişler. Biraz da askere öğretmişler. Galiba Selim Sırrı Bey'in beden terbiyesi derslerinde öğrenmiş olacaklar. Şarkı, marş kabilinde bir şey: Dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar. Güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar. Sesimizi yer, gök, su dinlesin. Sert adımlarla her yer inlesin. Bu gök, deniz nerede var, nerede o dağlar, taşlar, O ağaçlar, güzel kuşlar. Yürüyelim arkadaşlar.
Sayfa 476Kitabı okudu
Şöyle sathi bir hesap yapıyorum: Birkaç okka unum, peksimetim, yağım var. Altı yedi okka kadar da kavrulmuş yağlı kıymam, biraz bulgur ve pirincim. Hele kıymamı hizmet neferime de emanet edemiyorum. Yastığımın altında saklıyorum. Onun soğukta erimesine imkân yok. Bunlarla nasıl olsa birkaç ay idare ederim. Öteki zabitlerin hali nasıldır, bilmem. Efrada gelince, mesele burada çatallaşıyor. Onların en çok iki günlük yiyecekleri olduğunu tahmin ediyorum. Onlar ne yapacaklar? Ya bu bora iki gün daha devam ederse? Yarın akşam onların erzakı bitecek. Böyle zamanda ise geriden erzak gelme imkânı yok. Ve tam açlık başlatacak. Bize müracaat edecekler. Ne cavap vereceğiz? Açlığın karşısında amirlik nüfuzu söker mi? Onların çokluğu karşısında aciz kalacak olan bizler, bütün yiyeceğimizi onlara vererek, mukadderatımızı onlarınkine bağlamaktan başka çare bulamayacağız. Bu mülahazalar karşısında benim bir buçuk aylık erzakım benim için tamamen faydasız. Miskin bir tevekkül ile ölümü mü bekleyeceğiz?
Sayfa 313Kitabı okudu
Bizim harbe girmemiz sırasında bir de "Cihad-ı Mukaddes" ilan edilmişti. Yüz binlerce Müslüman, İngiliz ve Fransız ordularında, bizim zümreye karşı harp ettiler. Muhammed peygamberin milleti olan Araplar, İngilizlerle birleşti. Cihad-ı Mukaddes ilan eden halife ordusunu arkadan vurdu. "Bütün müminler kardeştir", "İnnemel müminine ihvetun" sözünü, böylece din kardeşlerini arkadan hançerlemekle teyit ettiler. Artık "Müminiz, din kardeşiyiz" sözü kuru ladtan ibaret kaldı. Şimdi bir de Bahailik dini çıkıyor ortaya. Neye yarar insanlar arasında bu akılsızca harpler devam ettikten sonra?
Sayfa 547Kitabı okudu
Reklam
Hatta bir hava savaşına da şahit olduk. Bir İngiliz tayyaresi geliyordu. İngiliz tayyarelerinin kanat altlarında renkli bir daire var. Bizimkilerin, yani Almanların bir haç resmi. Bizim cihadı mukaddesimiz, Alman haçının altına sığınılmış olarak yapılıyor. Ne ters işler şu dünyada. Diplomatların hırsları ne haç tanıyor, ne kuran. Hepsi ihtiraslarına alet olsun, onları kazandırsın da, ister haç olsun, ister kuran. Hepsi bir.
Sayfa 203Kitabı okudu
Kış halleri
Soğuk havalarda yıkanamıyorum. Ufak, kapalı bir yerimiz yok. Yavaş, yavaş bitlenmeye başladdık. Bu, gün geçtikçe arttı. Bir köşede binbaşı, bir köşede doktor ve bir köşede de ben, bit kırmaya başladık. Tabii eksiliyor, bitti sanıyoruz. Her gün bakıyoruz, bir o kadar üremiş. Çare bulamadık. Nihayet doktor, apteshane olarak kullandığımız ahırın bir köşesine ateş yaktırdı, su ısıttırdı, hem çamaşırlarını yıkattırdı, hem de kendi yıkandı. Onu görünce ben, sonra binbaşı temizlendik. Fakat askerin biti önlenemiyordu. Tifüsten korku içinde idik.
Sayfa 383Kitabı okudu
Şu anda en büyük düşman: Açlık ve sefalet. Ve bizim idaresizliğimiz de, Ruslardan ziyade, ordumuzu kırıp tüketmeye yetiyor.
Sayfa 353Kitabı okudu
94 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.