Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zen Üzerine Hikayeler

Gizemi Yaşamak

Osho

Gizemi Yaşamak Gönderileri

Gizemi Yaşamak kitaplarını, Gizemi Yaşamak sözleri ve alıntılarını, Gizemi Yaşamak yazarlarını, Gizemi Yaşamak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gelecek olmadığı zaman rüya da göremezsiniz çünkü rüyalar ilerleyebilmek için zamana ve mekâna ihtiyaç duyarlar. İşte bu yüzden ölüm böylesine tehlikeli görünür çünkü size düşünecek zaman tanımaz. Umut edemezsiniz çünkü artık yarın yoktur. Ölüm sizi öldürmez, sadece yarını öldürür ve yarın da o ana dek hep sizin varoluşunuz olmuştur. Asla bugünü yaşamıyorsunuz, onu hep yarına erteliyorsunuz. Ve ölüm yarını öldürür, takviminizi yakar kül eder; aniden saat durur, zaman ilerlemez. Zaman olmayınca ne yapabilirsiniz ki? Zihin düşünebilir, arzu edebilir, rüya görebilir mi? Ölüm kapıyı kapatır; işte korkulan şey budur.
Sayfa 288 - Omega YayınlarıKitabı okudu
Farkında olduğunuz takdirde, zamanla zihninize gitgide daha az düşünce geldiğini göreceksiniz.
Sayfa 266 - Omega YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir insan aydınlandığında içinde iki şey var olur der Buda; bunlar kendiliğinden çiçeklenirler. Biri karuna, yani şefkat, merhamettir; diğeri ise prajna, yani bilgeliktir. İşte bir insan aydınlandığında içinde bu ikisi çiçek açar. Bu yüzden de eğer bilgiyi arayan biriyseniz, o sizinle bilgeliği vasıtasıyla konuşur ama bu ikincildir. Ama olma arayışındaki biriyseniz, o sizinle merhameti vasıtasıyla, karunası vasıtasıyla konuşur. Bilgelik hedefi ıskalayabilir ama karuna asla ıskalamaz, merhamet asla ıskalamaz.
Sayfa 260 - Omega YayınlarıKitabı okudu
Soru onu soran kişinin manasını taşır. Sorudaki kelimeler hiçbir mana barındırmazlar. Soru sizi taşır, niteliğinizi taşır. Aynı soruyu sorabilirsiniz ama o hiçbir zaman aynı manada olamaz. Siz farklıysanız, soru da farklı olacaktır. Bir sözcük manasını kişiden alır. Bir sözcük özünde manasızdır. Sözcüklere bakabilir, kelimelerin manalarını öğrenebilirsiniz ama o bir sözcüğün gerçek manası değildir; canlı, yaşayan bir şey değil, oradan öğrendiğiniz ölü, tamamen cansız bir şeydir. Bir insan bir kelimeyi kullandığında ona canlı bir mana katar, gerçek bir mana... Sözcük insandan dolayı mana kazanır.
Sayfa 251 - Omega YayınlarıKitabı okudu
Mantığın sevmesi neden bu kadar zor? Çünkü sevginin cesur bir eyleme ihtiyacı vardır ve o cesur eylem bilinmeyene dalmaktır. Mantık daima bir korkaktır, o asla bilinmeyene dalmaz. "Önce bilmeliyim. Bölgeyi iyice öğrenince o zaman harekete geçeceğim" der mantık.
Sayfa 241 - Omega YayınlarıKitabı okudu
Bir insan canlıysa, bu da o kusurlu demektir; bu yüzden biri kusursuz olduğunda, onun artık bir daha doğmayacağını söylüyoruz. Eğer kusursuzsanız nasıl doğabilirsiniz? O zaman bu dünyadan geçmiş, kazanmış, gelişmiş olduğunuzdan geri dönmenize izin verilmez.
Sayfa 197 - Omega YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hayat asla ölüm kadar derin olamaz çünkü hayat yetmiş, seksen yıla yayılır. Ölüm ise tek bir anlıktır, çok yoğundur; hayat asla bu kadar yoğun olamaz. Ölüm zirvedir, son değildir. O en yüksek noktadır, doruktur; tüm hayatınız boyunca ona ulaşmak için çaba sarf edersiniz. Ve ne ahmaklıktır ki o doruğa eriştiğinizde çok korkarsınız, başınız döner, gözlerinizi kapatırsınız, o kadar büyük bir dehşete kapılırsınız ki bilincinizi kaybedersiniz. İnsanlar ölüyorlar, bilinçsiz halde ölüyorlar ve bu deneyimi kaçırıyorlar.
Sayfa 182 - Omega YayınlarıKitabı okudu
Sevmek demek, diğerinin kendinizi tamamen kaybedecek derecede önemli hale gelmesidir. Sevgi teslimiyettir, koşulsuz teslimiyet çünkü tek bir koşul dahi olsa, o zaman önemli olan diğeri değil de siz olursunuz; o zaman merkez siz olursunuz, diğeri değil. Merkez siz olduğunuzda ise diğer kişi sadece bir araç olur. Onu kullanırsınız, onu suistimal edersiniz, onun üzerinden tatmine, doyuma ulaşırsınız; asıl hedef sizsinizdir. Ve sevgi der ki, "Diğerini amacın yap ve çözünerek onunla bir ol." Bu bir ölme olgusudur, bir ölüm sürecidir. İşte bu yüzden insanlar sevgiden korkarlar. Ondan bahsedebilirsiniz, onunla ilgili şarkılar söyleyebilirsiniz ama içten içe sevgiden korkarsınız. Asla onun içine girmezsiniz.
Sayfa 180 - Omega YayınlarıKitabı okudu
Mekanizma şu: Dün zihin size yarın bir şey teslim edileceği sözünü verdi. Şimdi yarın, yani bugün oldu ve zihin teslimatını yapmadı. Istırap içindesiniz, tüm beklentileriniz hüsrana boğuldu. Şimdi de zihin şöyle diyor: "Yarın teslim edeceğim." Zihin yine söz veriyor. Bu nasıl bir ahmaklıktır, şimdi kalkıp ona inanacak mısınız? Üstelik yarın aynı mekanizma yine tekrarlanacak; bu bir kısır döngü.
Sayfa 164 - Omega YayınlarıKitabı okudu
Neden umut etmeyi bırakmıyorsunuz? Ne umut ediyorsunuz? Bunun temeli nedir? Tatminsizlik umut haline dönüşüyor; işte sahte kılığı bu; çünkü şimdi ve burada öylesine büyük bir tatminsizlik, öylesine büyük bir ıstırap içindesiniz ki geleceğe dair bir umuda ihtiyacınız var. O umut ilerlemenize yardım edemez. Şimdiye bir şekilde katlanabilirsiniz, umut ederek şimdiye katlanabilirsiniz; umut anestezidir. Şimdi ıstırap vericidir, acıyla doludur; umut ise alkoldür, o bir uyuşturucudur, şimdiye katlanabilmeniz için sizi bilinçsiz kılar.
Sayfa 163 - Omega YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İşte sorun bu. Siz de zihni reddetmek isterdiniz; bu zihin verdiği hiçbir sözü yerine getirmedi ama korkuyorsunuz, zihin sinirlenebilir ve size bir daha hiçbir söz vermeyebilir. O zaman ne olacak? Vaatler olmadan, umut olmadan yaşayamazsınız ki; işte işleyen mekanizma bu.
Sayfa 163 - Omega YayınlarıKitabı okudu
Bu zihinden yeterince yorulmadınız mı? O zaman köşenize çekilin! Zihin yeterince şey yapmadı mı? Sizin içinizde yeterince kaos yaratmadı mı? Neden ona tutunuyorsunuz? Hangi umut, hangi vaat ona tutunmanızı sağlıyor? O sizi hep kandırıyor. "İşte, hedef bu: şu mülk, şu araba, şu ev, şu kadın, şu servet; her şey orada" dedi hep. Ve siz de ilerlediniz ve hedefe ulaştınız ama elinize hüsrandan başka bir şey geçmedi. Her beklenti sizi hüsrana sürükledi. Her arzu eninde sonunda üzücü bir olaya dönüştü, sonunda üzüntüden başka bir şey çıkmadı. Bu zihin size sözler vermiş, vaatlerde bulunmuştu ama hiçbir sözünü yerine getirmemesine rağmen, dönüp de ona, "Seni hilekâr, artık dur!" demiyorsunuz. Bunu söylemeye korkuyorsunuz.
Sayfa 162 - Omega YayınlarıKitabı okudu
Aydınlanma nedir? Anlamak, bir beden olmadığınızın farkına varmak. Siz içsel ışıksınız; kandil değil, alevsiniz. Siz ne beden ne de zihinsiniz. Zihin bedene aittir; zihin bedenin ötesinde değildir, o bedenin bir parçasıdır; belki de en ustalıklı, en incelikli kısım olabilir ama yine de bedenin bir parçasıdır. Aynı zamanda nasıl beden atomsal ise zihinde atomsaldır. Siz ne beden ne de zihinsiniz, o halde kim olduğunuzu öğrenir, bilirsiniz. Ve kim olduğunuzu bilmeniz demek aydınlanma demektir.
Sayfa 150 - Omega YayınlarıKitabı okudu
Ölmüş bir aktörle ilgili şunları duymuştum: Cenazesine çok ama çok sayıda insan gelmiş, hatta binlerce kişi. Karısı bağrını dövüyor, ağlıyor, bağırıyormuş. Ve binlerce kişinin geldiğini görünce şöyle demiş: "Ah keşke böyle olacağını, yani binlerce kişinin cenazesine geleceğini bilseydi daha erken ölürdü."
Sayfa 141 - Omega YayınlarıKitabı okudu
Ama hayatın bu beyhudeliğini görmekten o kadar korkuyorsunuz ki ona hep arkanızı dönüyorsunuz çünkü hayatın beyhudeliği, önemsizliği sizi bunalıma sürüklüyor. "Ben ne yapıyorum?" diye soruyorsunuz. Ve yaptığınız tüm şeylerin mutlak şekilde yararsız olduğunu gördüğünüz takdirde, egonuz kaybolur çünkü siz önemli şeyler yaptığınızda ego kendini önemli hisseder. Bu yüzden de beyhude şeylere önem atfederek kendinizi ulusunuza, ailenize, insanlığa büyük hizmetlerde bulunmuş sanıyorsunuz, sanki siz olmasanız varoluş sona erecekmiş gibi. Hiçbir şey önemli değil, her ne yapıyorsanız yapın önemli değil ama siz ona önem atfetmek zorundasınız çünkü ego bu önem vasıtasıyla besleniyor, güçleniyor.
Sayfa 132 - Omega YayınlarıKitabı okudu
139 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.