"İmam Şamil bir zamanlar şiir yazmaya yasak koymuş. İmam efendiye nedenini sormuşlar. 'Yalnızca gerçek ozanların ozan kalmalarını istediğim için.' demiş. 'Çünkü gerçek ozanlar nasıl olsa şiir yazmayı sürdüreceklerdir. Yalancı, iki yüzlülerse yasağımdan korkacak ve susacaktır.' "
"...Okuldan çıkınca çantamı fırlatır, davarların peşine düşerim. Derste ne öğrenirsem öğrenirim. Evde kitap kapağı açamam. Yatağıma yatarken her yanımın ağrısını duyarım, sızar gibi uyurum. Romanı nereye sığdırayım?"
Oyun alanları tarlalar, oyuncakları tarla taşları, pancarlar, ekin demetleri olan, masallarını kuşlardan, ninnilerini yıldızlardan dinlemiş, rüzgarı arkadaş bilmiş köy çocuklarının öykülerine bulaşan yaşam kesitleriydi hepsi de.
“Dünyayı bir sahne gibi düşünelim. Herkesin kendi dilinden yaşadığı kusursuz bir öyküsü var. Bir insanla yakınlığımız, yaşadıklarımızın derinliği kadar onun oyununu, öyküsünü görebiliriz. Bazılarını çok, bazılarını daha az.”