İnceleme videosu: youtu.be/Qd2DQt_1oR8
Güvercin Sevdası.
İmdat Avşar'dan okuduğum 3. kitap.
Güvercin Sevdası, 14 hikâyeden ve 207 sayfadan oluşan bir hikâye kitabıdır.
Güvercin Sevdası'nda, Anadolu ve Anadolu insanı ele alınıyor. Acısı, yoksulluğu, kaygıları ve geçim telaşı ile Anadolu insanı bir bir resmediliyor. Mizahı elden bırakmayan yazar, okurun kalbine gidebilecek birçok aforizmik ifadeye imza atıyor.
Kitaptan bazı alıntılar:
Bir dünya ki tepelerin, düzlüklerin, yamaçların, çeşmelerin, pınarların bile bir hüviyeti vardı. Hatta ağaçların da (23).
Bu yüzden, "Sen kimsin adın ne?" diye sormuyorlar; "Kimlerdensin?" diye başlıyorlardı söze... Adımızı söylemeden tanıtıyorduk kendimizi... Herhangi bir ailenin koyunu ya da kuzusu kadar hükmümüz vardı; ama sahiplerimiz hürmetine birer şahsiyet oluveriyorduk. Eşe'nin Osman'ın torunu ya da Hürü'nün Ali'nin oğluyduk (24).
Hikâye seviyorsanız mutlaka okumalısınız. :)
Yazar tüm hikayelerini karakter anlatı yöntemi ile bize aktarıyor. Bu durum her ne kadar öznel bir anlatı ve taraflı bir aktarım olsa da yazarın samimi cümleleri ve estetik aforizmaları okuyucuyu gerçeklikten koparmıyor. Hikayelerdeki diyaloglar da okumaya çeşitlilik katarak akıcılığa katkı sağlıyor.
Yer yer geniş zaman kipi ile anlatılan bölümler bozkırın destanı diyebileceğimiz mitsel yazıtlar diyebiliriz. Yazarın en belirgin üslub özelliği de bence bu.
Bireysel olaylar anlatılsa da toplumun olaylara bakış açılarını yazar bize çeşitli tipler üzerinden anlatmayı başarmış.
Kan kokuyor dört bir yan. Güneşin ilk ışıkları karlar üstünde donan kan lekelerine vuruyor, kızıl kanlardan yansıyan ışıklar, ufku da kızıla boyuyor. güneş kızarıyor utancından, ufuklar mahcup... yerlerde kar çiçekleri, kan çiçekleri...