Yunanlılar, iç gözlem, tartışma ve bilgi alışverişleri sonucunda hafızanın büyük bir bölümünün, maddeleri birbirilerine bağlama yoluyla çalışan ÇAĞRIŞIM üzerine kurulduğunu keşfetmişlerdi. Mesela, zihninizden "elma" kelimesini geçirdiğiniz anda beyniniz, bu meyvenin rengini, tadını, dokusunu, kokusunu ve onunla ilgili deneyimleri, olayları, arkadaşları hatırlayacaktır (bağlanacaktır). Yunanlılar, aynı zamanda bir şeyin hatırlanabilmesi için güzel ve duyulara hitap eden bir İMAJ'ı olması gerektiğini de keşfettiler. Hafızanın üçüncü dayanağı ise KONUM'du. Başka bir deyişle, beyninizin bir şeyi hatırlayabilmesi için onun çağnşım yapması ve bir imaj oluşturması gereğinin yanı sıra o şeyin özel bir konumu olması da şarttır. Bunu bir kütüphaneye benzetebiliriz, içinde bir milyon kitap
bulunan bir kütüphaneye girip belirli bir kitap bulmak istiyorsanız yerde üst üste dizilmiş yığınların arasından rasgele seçmek mi daha kolay olur, yoksa güzel ve zarif bir biçimde kataloglanmış ve düzenlenmiş kitapların arasından bulmak mı?
Einstein, "Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Çünkü bilgi sınırlıdır ama hayal gücü tüm dünyayı kucaklar, ilerlemeyi teşvik eder, evrimi doğurur" der.
Antonio di Marco Magliabechi: Tüm kitapları okuyup tek bir kelimesini ya da imla işaretini atlamadan ezberleyebiliyordu. En sonunda Toskana Dük'ünün tüm kütüphanesini ezberledi.
Christian Friedrich Heinecken: 10 aylıkken konuşuyor ve kendisine söylenen her kelimeyi tekrar edebiliyordu. 3 yaşına geldiğinde dünya tarihinin ve coğrafyasının büyük bir bölümünü ezberlemiş, Latince ve Fransızca öğrenmişti.
Size, sınavlarının çoğundan çakmış ve 16 yaşındayken okulu bırakmış, öğretmenleri tarafından asla bir baltaya sap olamayacağı söylenmiş ama sonunda Dünya Hafıza Şampiyonu olmuş bir öğrenciden bahsetsem, büyük olasılıkla benim bir roman yazarı olduğumu ve bu hikâyenin de gerçek olamayacağını düşünürsünüz. Ama gerçekten de doğru. O "başarısız delikanlı" benim!
Dominic O'Brien - İlk ve sekiz kez dünya hafıza şampiyonuKitabı okudu
Eğer insan beyni çok çabuk unutulan veriler alıyor veya kafası karışıyorsa bu konu başlığında bundan sonra gelecek bilgileri de reddeder. Zaman geçtikçe bu alanda beyne ne kadar daha fazla bilgi verilirse bu bilgiyi o kadar bloke edecek ve o kadar az öğrenecek ve sonunda bilgiyi tümden bloke edecektir.
Eğer beyin düzenli ve anımsanabilir bir matris içinde bilgi alırsa her yeni bilgi parçacığı, otomatik olarak varolan bilgiye bağlanacak, bizim adına bilgi dediğimiz tanıma, anlama ve modellerini oluşturacaktır.