Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hakikat - Sonrası Olaylar ve Nesneler

Özgür Taburoğlu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Algı Yönetimi
Algı yönetimine yenik düşen, biraz da kolaycılıktan, kendisine daha dar ya da bol gelen bir dünya halini kabullenir.
Yeni medya sahnesinde gezinen, hazır yargı ve kanaatlere sahip, eylem halindeki muhabir izleyici, beklemediği bir zamanda karakter suikastının nesnesi olabilir.
Reklam
-Troller, kendi bildiğine bağnazca inanan, kendi sesini sürekli yankılayanla, her duyduğunu yapıbozuma bırakan sinik zihnin yarattığı hakikat-sonrası kuşku sahasını karıştırır. -Hakikati kendisine hatırlatırken bir yandan da bildiğine şüpheyle yaklaşan medya alıcısının ruhsal dalgalanmalarını fırsata çevirir.
Nihilist, sinik simalar arasında hakikat sahipsiz kalınca, dayanaksız, yalan yanlış bilgilerin çoğalması doğallaşır. Bu koşullarda herhangi türden bir hakikatin tutarlılığını, nesnelliğini, nedenselliğini sağlayan ölçüler kaybolur. Göreceliliğe gereğinden fazla pay veren sözler, yazılar artar.
Hakikatine dönük güven kaybolunca, sözgelimi Muhteşem Yüzyıl dizisindeki Osmanlı Hanedanı gibi, geniş bir imparatorluk saray entrikaları ve harem oyunları içerisinden anlatılabilir. Osmanlı'nın bu dizide ne kadar temsil edildiği tartışmasına girmeden, onunla kurulan bu tuhaf ilişkinin hakikat-sonrası ruh hâlinin belirtisi olduğu söylenebilir. Bir hakikati küçültmenin yanında aynı olguyu fanatikçe veya faşistçe bir ilgiyle fazla büyütmek de aynı yaklaşımın bir başka görünümüdür. Her iki durumda da Osmanlı ile “sahici” bir ilişki kurulmamış olur. İlgili kişi, çok daha küçük ya da çok daha büyük görünen, hakikatini yitirmiş bir konuyla ilgilenir. İlgilendiği nesne her ne ise, çok zelil ya da çok haysiyetli gibi tarif edilir.
-Otizmdeki artış, birkaç yaşındaki bebeğin, ışımalar, uğultular, tutarsız, nedensiz ve sonuçsuz bilgiler, uyarılar, öğütlerle dolu bir ortama dahil olmamak için gösterdiği direncin, kararlılığın da sonucu olabilir.
Reklam
Hep gecikmiş sözlere, yazılara tanık oluruz. Bu sırada telaffuz edilen kanaatlerin yersizliği, geleneksel türde bir cehaletten değil de fazla bilgiden, birbirini geçersiz kılan, silen malumat çokluğundan kaynaklanır. Belli bir düşünce etrafında eklenip toparlanmayan bilgi yığınları, cehaletin de ötesinde zihinsel bir “dumura” hizmet eder. Onları telaffuz edenler nazarında kanaat ile hezeyan arasındaki ayrımı yapmak da zorlaşır. Geleneksel anlamıyla bilgisizlik bu durumda, yakın zamana özgü aşırı bilgi sarfiyatının neden olduğu cehaletin yanında daha masum bir insanlık durumu sayılabilir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.