Açıkçası kitabın beklentisini o kadar yükselttiler ki benim için. Yazarın genç olduğunu biliyordum, bu yüzden beklentim orta düzeydeydi fakat almadan önce okuduğum yorumlar ve izlediğim bir kaç yorum videosunda aşırı derecede övülünce ben de beklentimi yükselttim.
Kitapta öyle aman aman bir olay yok. Sadece Hatay'da yaşayan, zengin bir dedeye sahip kızın annesiz ve babasız olması. 2. kitabı da okuduğum için bu yönde bir yorum yapıyorum.
Zamir diye bir karakterimiz var, kendisi ajan. Ama Mihrinaz' ın (yani esas kızımızın) dedesinin ajanı. Bu çocuğun tam işini bilmiyoruz.
Ansızın bir gece Zamir, Mihrinaz ın rüyalarına girmeye başlıyor. Fakat Mihrinaz Zamir i sürekli bir hastanede ve ağlarken görüyor.
Zamir bir gün, Mihrinaz arkadaşlarıyla kafeye gidince Mihrinaz ın karşısına çıkıyor ama tam olarak değil. Geri kaçıyor.
Adam ya adam, ben olsam ben de böyle dert dolu ve sürekli dertlerinden bahseden bir kızdan kaçardım...
Her neyse işte sonra Zamir, Mihrinaz ın dedesinin bir balo mu desem, iş kutlaması mı desem bilemedim. Orada yine karşılaşıyorlar. Olaylar böyle gerçekleşerek olguya dönüşüyor. Daha fazla anlatmaya devam edersem bayağı büyük spoilerlar verebilirim.
Ben açıkçası ilk beklentimde kalsaydım iyi olabilirdi. Çünkü asla, anlattıkları kadar bir kitap değil. Sadece Mihrinaz 'benim annem yok, benim babam yok. Dedemden başka kimsem yok!" Deyip durdu. Bir ratteden sonra boğmaya ve sıkmaya başladı. 2. kitabın sonu çok alakasız ve yarım bitti.
Bunların dışında kitapta tek sevebildiğim kişi Zamir in arkadaşı, Baran mıydı neydi ismi, bir tek ona ısınabildim.