Şia, bu olaydan yola çıkarak "Hz. Peygamber'in Hz. Ali'yi yerine halife tayin etmek için kağıt istediğini, vefat etmeden önce bu önemli konuyu yazdıracağını, fakat Hz. Ömer'in buna engel olduğunu" iddia etmiştir.
O dönemdeki büyük kabilelerin kamuoyu üzerindeki baskısı düşünüldüğünde güçlü bir kabileye sahip olmayan Hz. Ebubekir'in seçilmesi fevkalade bir olaydır.
İsyanların en büyüğü ise Muaviye'ye bizzat itiraz eden Abdullah b. Zübeyr tarafından yapılmış ve ülke dokuz yıl ikiye bölünmüştür. Abdullah b. Hanzala yönetiminde Medine halkı Harre'de kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Hüseyin b. Ali, aile fertleri ile birlikte Kerbela'da vahşice katledilmiştir. Bütün bunlar hilafetin saltanata dönüşümüne karşı halkın tepkileridir.
Hazreç'in liderliği ele geçirmesinden endişe eden Evs'in lideri Useyd b. Hudayr açıkça şöyle demiştir: "Vallahi eğer bu hilafet Hazreç'e bir geçerse bize ebediyyen geçmez. Üstünlük hep onlarda kalır. Kalkınız ey Evsliler! Ebu Bekr'e bey'at ediniz."
Hz. Peygamber vefat ederken yerine ne Şia'nın iddia ettiği gibi Hz. Ali'yi ne de Ehl-i Sünnetten bazılarının iddia ettiği gibi Hz. Ebubekir'i halife bırakmıştı.
Hz. Peygamber döneminde devlet görevleri bir hak değil, bir emanet olarak değerlendiriliyordu. Herkese bu görevler rasgele dağıtılmıyor, yetenekli oluşlarına göre veriliyordu.