“Handır bu gönlüm, yâ misâfirhâne...
Dert konuklar, derman konuklar, hayal konuklar, melâl konuklar; mümkün konuklar, muhal konuklar. Hele hasret, hiç çıkmaz ordan, çıkmaz ordan.
Handır bu gönlüm, yıkık, dökük...
Fakir konuklar, zengin konuklar, âlim konuklar, câhil konuklar; gelen konuklar, geçen konuklar.
Hele bir hancı vardır, hiç çıkmaz ordan, çıkmaz ordan..”
Handır bu gönlüm, ya misafirhane...
Dert konuklar, derman konuklar, hayal konuklar, melal konuklar; mümkün konuklar, muhal konuklar. Hele hasret, hiç çıkmaz ordan, çıkmaz ordan.
Handır bu gönlüm, yıkık, dökük...
Fakir konuklar, zengin konuklar, alim konuklar, cahil konuklar; gelen konuklar, geçen konuklar. Hele bir hancı vardır, hiç çıkmaz ordan, çıkmaz ordan..
Hüzün kapımı çaldı. Vuruşundan tanıdım. Kim o, demeye kalmadan itip içeri girdi.
Kızdım. Nedir bu destursuz geliş? dedim. Kahkahalarla gülmeye başladı.
Hakkı da var ya. Kendi çatısı altına izinle gireni de kim görmüş?- Samiha Ayverdi
Didem Madak bence çok kaliteli bir şair, özgün bir dili var yerine göre.
Sylvia Plath kendisi baştan başa incelenmeye değer bir kadın. Kadının toplumsal yeri, anneliğin kişi üzerindeki etkileri, kadının anneliğinin kişiyi ne kadar sınırlandırdığı konusundaki tartışmalar açısından paralel bir örnek