Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hayatı ve Hatıralarıyla Seyyid Abdülhakim Arvasi

Ekrem Buğra Ekinci

En Yeni Hayatı ve Hatıralarıyla Seyyid Abdülhakim Arvasi Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Hayatı ve Hatıralarıyla Seyyid Abdülhakim Arvasi sözleri ve alıntılarını, en yeni Hayatı ve Hatıralarıyla Seyyid Abdülhakim Arvasi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Seyyid Abdülkâdir Efendi'nin son sözü...
Yakıp yıkmakta büyük bir şöhretiniz vardır. Burasını da Kerbelâ’ya çevirdiniz. Bilin ki, zulm ile şan ve şeref kazanılmaz.
Reklam
Tekkeler kapandıktan sonra Abdulhakîm Arvasi hazretleri şöyle buyurdu: " Şimdi itikadı düzgün olup da alnı secdeye gelenler [namaz kılanlar] zamanın evliyâsıdır. Namaz kılanlar, haramdan sakınanlar kurtuldu. Şimdi bu şekilde imanlı olan bir kimsenin soyunda Peygamber efendimize bir râbıta vardır. Veya Eshâb-ı Kirâm evlâdındandır. Yahud sülâlesinde bir velî vardır. Yoksa bu zamanda imanlı durmanın imkânı yoktur."
Bu âb-ı hayâtı bırakmak, bana yakışmaz. Allahü teâlâ bu susuzluğunu her ân artdırsın!
Ruhun bedendeki hâlinden başka hâlleri vardır. Mü’min öldükten sonra, ruhu, Refîk-i a’lâ denilen mertebede bulunur. Bedene alâkası da vardır. Bir kimse, mezardaki bedene selâm verse, Refîk-i a’lâda bulunan ruhu, bu selâma mukabele eder.
Hüseyn Hilmi Işık
Hüseyn Hilmi Işık
:
Tam İlmihâl Seadet-i Ebediyye
Tam İlmihâl Seadet-i Ebediyye
Abdülhakîm Efendi, ders çalışmak için günlerce uykusuz kaldığını; başı düşüp uyumamak için çenesine tahta bir destek dayamak zorunda kaldığını anlatırdı... Karanlık basıp harfler göremeyinceye kadar okurduk...
Reklam
İstanbul’u çok seven Abdülhakîm Efendi “İyiliğin de, kötülüğün de en kâmil şekli İstanbul’dadır. İyi veya kötü kim ne olmak isterse, İstanbul’a gelsin. Dünyanın tapusunu verseler; İstanbul’daki bir kulübeye değişmem.” derdi.
Sayfa 145Kitabı okudu
Muâviye’nin Avukatı
Abdülhakîm Efendi buyurdu ki: “İstanbul’a geldiğimde, Gümüşhânevî Tekkesi dışında, bid’at ve Kızılbaşlık karışmamış tekke kalmamış gibiydi. İstanbul câmilerinde, bilhassa Kasımpaşa sahilindeki Câmi-i Kebîr’de, bazı İstanbul hocalarının cehâletlerini anlattım. Şiîlerin tesirinde kalmış olan hocaların ve müteşeyyihlerin [şeyhlik taslayanların], Eshâb-ı kirâm ve bilhassa Halife Hazret-i Muâviye aleyhindeki tezvirâtını [propagandalarını] en çok bu câmide cerhetmeye [çürütmeye] muvaffak oldum. Eshâb-ı kirâmın üstünlüklerini ve Ehl-i sünnet olabilmek için hepsini sevmek gerektiğini anlattım. Hazret-i Ali ve Hüseyn evlâdından olduğum halde, bana ‘Muâviye’nin Avukatı’ ismini taktılar”. Abdülhakîm Efendi Eshâb-ı Kirâm Risâlesi’nde buyuruyor ki: “İslâm tarihleri içinde i’timâda lâyık ve doğru olan ancak, İmam Vâkıdî, İbni Hâldun ve İbni Hillikân’ın tarihleridir ki, bunlarda Sahâbe-i kirâm hakkında edebe muhâlif hiçbir kayda tesâdüf edilmez. Bunlar arasında vâki muhârebeler bahsinde eldeki tarihlerin büyük çoğunluğunun kaynakları, Abbâsîler devrinde yazılıp, onların arzularına göre tertîb edilerek yayılmış tarîhlerdir.”
s.124,125
364 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.