Yine bir Zweig kitabı tercih ettim. Bilindiği üzere Zweig kitapları çerezlik, akıcı, yalın, her bir duyguyu ruhumuza işleten olmayı başarıyor her kitabında. Bu kitabımızda Zweig Meryem Ana konusunu temel almış. Yani İlahi bir konuyu ele almış. Kitabımızda Meryem Ana'nın sunağını tamamlamak üzere olan bir ressamın arkadaşının ondan ikinci bir Meryem Ana resmi yapmasını istemesi üzerine ressamımız, 15-16 yaşlarındaki Esther adında Yahudi bir kız çocuğunun eline bir aylık bir bebeği veripte bu ikinci Meryem Ana resmi olarak bu kızı çizmesi, ve sonrasında gelişen garip olayları anlatıyor. Esther adındaki bu kız çocuğu o kadar sessiz, insanlarla iletişimi olmayan aksine insanlardan kaçan bir kız çocuğu iken bu bebeğin eline verilmesi üzerine adını koyamadığı bir bağ oluşuyor bebekle aralarında. Sonrasında o bebeği çocuğu olarak benimsiyor , kopamıyor ondan. Bir gün ressamın çizdiği Esther ve kucağındaki bebek resmini yani Meryem Ana resmini görmek için Katedral'a gidiyor bu kız. Fakat resme baktığı esnada Katedral saldırıya uğruyor. O resmi daha doğrusu annelik iç güdüsü ile o bebeği korumak için resmin önüne kalkan olmaya çalışıyor. Ama ne mümkün ki öldürülüyor. Ressam Katedral'e girdiğinde Esther'in cansız bedenini yerde görüyor. Tuhaf bir mucize eseri, hayatta iken kendi Bakire Meryem'ine hayat vermiş olan bu kız ölürken İtalyan ressamın Meryem Anası'nın yüz hatlarına sahip olmuş ve ölene dek kanamıştı..