Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hayatü's Sahabe (4 Cilt Takım)

M. Yusuf Kandehlevi

Hayatü's Sahabe (4 Cilt Takım) Hakkında

Hayatü's Sahabe (4 Cilt Takım) konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Hz. Ömer, Rumlara karşı bir ordu gönderdiğinde içinde Abdullah b. Huzeyfe adında Hz. Peygamber'in güzide bir sahabisi vardı. Rumlar, onu esir aldılar. Onu alıp kendi krallarına götürdüler. "Bu adam, Muhammed'in eshabındandır" dediler. Zalim Kral, "Hristiyan olmak ister misin? Seni Melikliğime ve saltanatıma ortak ederim" dedi. Abdullah, kendisine cevaben "Bir göz açıp kapama müddeti kadar Muhammed'in dininden dönmem karşılığı malik olduğun her şeyi ve üstüne Arapların malik olduğu her şeyi verseniz yine dönmem" dedi. Kral "O zaman seni öldürürüm" dedi. Abdullah cevaben "Evet, buna müktedirsin" dedi. Kral asılması için emir verdi ve (bir ağaca) astılar. Kral, okçulara ayak ve ellere yakın yerlere ok atmasını söyledi. Kral da ona Hristiyanlığı telkin ediyor, Abdullah ise kabul etmiyordu. Akabinde Kral emir veri, asıldığı yerden indirildi. Kral, büyük bir kazan istedi, içine su döküldü, iyice kaynatıldı. Sonra iki müslüman esir istedi, emir verdi ve birisi kaynar suya atıldı. Melik halen Abdullah'a Hristiyanlığı telkin ediyor, Abdullah ise kabul etmiyordu. Sonra Abdullah'ın kaynar su içine atılması için emir verdi. Abdullah (r.a.) tam atılmak üzereyken ağlamaya başladı. Krala ağladığı söylendi. Kral, Hz.Abdullah'ın korktuğunu sandı. Bundan dolayı kendisini geri getirmelerini emretti. Getirilince kral yine Hristiyanlığı telkin etti. Hz. Abdullah da kabul etmedi. Kral, "O zaman seni ağlatan sebep nedir" diye sordu. Hz. Abdullah b. Huzeyfe ise şöyle cevap verdi: Beni ağlatan şey, kendi kendime dedim ki, bu kazana atılacağım ve hemen yok olup gideceğim. İsterdim ki, üzerimdeki kıllar sayısınca canım olsun, hepsi teker teker Allah için bu kazana atılsın. (Ali el-Muttaki,Kenzu'l-ummal, VII,62)
Tahmini Okuma Süresi: 69 sa. 17 dk.Sayfa Sayısı: 2445Basım Tarihi: Ocak 2010İlk Yayın Tarihi: 1973Yayınevi: Yasin Yayınevi
ISBN: 9786055440367Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 51.2
Erkek% 48.8
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

M. Yusuf Kandehlevi
M. Yusuf KandehleviYazar · 23 kitap
20 Mart 1917’de Delhi’de doğdu. Hindistan’ın Uttar Pradeş eyaletine bağlı Muzaffernagar şehrinin Kandehle kasabasından birçok âlim ve sûfînin yetiştiği bir aileye mensuptur. “Hazratci” lakabıyla tanınan Kandehlevî, ilk eğitimini Cemâat-i Teblîğ’in kurucusu olan babası Muhammed İlyas Kandehlevî’den aldı. Delhi’deki Kâşifü’l-ulûm Medresesi’nde ilk öğrenimini tamamladıktan sonra yüksek tahsil için 1932’de Sehârenpûr’daki Mezâhirü’l-ulûm Medresesi’ne kaydoldu. 1933 yılına kadar burada kaldı. Aynı yıl Delhi’ye giderek tahsilini orada sürdürdü ve babasından tefsir ve hadis dersleri aldı. 1935’te tekrar Mezâhirü’l-ulûm’a dönerek Mevlânâ Abdüllatîf’ten, Mevlânâ Manzûr Ahmed’den, amcasının oğlu Muhammed Zekeriyyâ Kandehlevî’den ve Abdurrahman Kâmilpûrî’den çeşitli hadis kitaplarını okudu. Ancak rahatsızlığı sebebiyle cemaatin Delhi’nin eski kesiminde bulunan Bastinizâmeddin’deki merkezine döndü ve tahsilini babasının yanında tamamladı. 1938, 1957 ve 1964 yıllarında hacca gitti. Hayatının ilk dönemlerinde aldığı medrese eğitimi sayesinde iyi bir hadis ve fıkıh âlimi olarak yetişen Kandehlevî Emâni’l-aḥbâr adlı eserini 1937’de yazmaya başladı. Hayatının ilk dönemlerinde aldığı medrese eğitimi sayesinde iyi bir hadis ve fıkıh âlimi olarak yetişen Kandehlevî Emâni’l-aḥbâr adlı eserini 1937’de yazmaya başladı. Ancak daha sonraki yıllarda tasavvufa meylederek Çiştiyye ve onun bir kolu olan Sâbiriyye tarikatlarına girmek için babasından izin istedi. 1938’den itibaren tebliğ faaliyetlerine katıldı. Onu halife tayin eden babasının 13 Temmuz 1944’te vefatı üzerine Cemâat-i Teblîğ’in başına geçerek kendini tamamen tebliğ ve irşad faaliyetlerine verdi. Hindistan’ın bölünmesi sırasında (1947) hareketin merkezini Pakistan’a taşıma fikrine karşı çıkarak cemaatin Hint yarımadasında yerleşmesine zemin hazırladı. Birkaç yıl içerisinde başta Uttar Pradeş eyaleti olmak üzere Hindistan’ın birçok bölgesinde, Pakistan ve Bangladeş’te ilgi uyandıran hareketin başka ülkelere de yayılması için önce hacca gidenler üzerinde duruldu. Ardından başta Suudi Arabistan olmak üzere diğer Arap ülkelerine tebliğ amaçlı ziyaretler düzenlendi. 1950’den itibaren sistemli bir şekilde İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya’ya tebliğciler gönderildi. 1960 yılına doğru Afrika ve Asya’nın diğer ülkelerine yayılan Cemâat-i Teblîğ, Kandehlevî zamanında dünya çapında bir hareket haline geldi. Bununla birlikte Cemâat-i Teblîğ’in etkilerinin 1970’li yılların sonlarına kadar Hint kökenli müslümanlarla sınırlı kaldığı kaydedilmektedir (Marc Gaborieau, XIX/1 [1992], s. 18-19). Yirmi yılı aşkın bir süre cemaatin başında bulunan Kandehlevî hareketin yaygınlaşması için dünyanın birçok ülkesini dolaştı, müslümanların kendilerini ıslah etmeleri ve İslâm’a dönerek dini samimiyetle yaşamalarını hedefleyen toplantılar düzenledi. Hayatının son yıllarına doğru tekrar ilmî çalışmalarına döndü ve 1962’de Mezâhirü’l-ulûm’un başkanlığına getirilerek Delhi’deki Kâşifü’l-ulûm Medresesi’nde bazı hadis kaynaklarını okuttu. Son haccından dönüşünde yaptığı uzun tebliğ yolculuğunda rahatsızlandı; 2 Nisan 1965’te Lahor’da vefat etti ve cemaatin Delhi’de Bastinizâmeddin semtindeki genel merkezine defnedildi. Kâşifü’l-ulûm Medresesi’nin hocalarından olan oğlu Muhammed Hârûn Kandehlevî babasının ölümünden sonra tebliğ faaliyetlerine ağırlık vermiştir. Çıktığı bu büyük yolculuğun sonunda Hindistan’a dönmek üzere olduğu bir sırada Lahor’da düzenlenen büyük bir toplantıda konuştuğu günün gecesinde sabaha kadar ter dökmüş, ertesi günü hastaneye götürülürken yolda vefat etmiştir