Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hazarlar Gönderileri

Hazarlar kitaplarını, Hazarlar sözleri ve alıntılarını, Hazarlar yazarlarını, Hazarlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
HAZAR-ARAP SAVAŞI(642)
Arabistan sınırlarından çıkmalarından bu yana hiçbir yerde,hiç kimse tarafından durduralamayan ve zafer nidalarından başka bir şey duymaya alışkın da olmayan Araplar büyük bir karmaşa içine düşmüşler,ordularının önemli kısmı yok edilmişti.Bu yenilginin başkentte bile şok etkisi yarattığı görülmektedir. Belencer,yenilmez Arap gücü mitinin kum gibi savrulup gittiği bir yer olmuştur.
İsveç'te yürütülen bir kazıda Hindistan'da yapılmış bir Buda heykelinin bulunmasını veya Kafkasya'nın ücra bir köşesinde bir Çinli tüccarın dolaşmasını sağlayan şey, Hazar devlet gücünün bir eseriydi. Tam olarak bu Pax Hazarica, yani Hazar Barışı'ydı. Pax Hazarica bir döngüydü. Güçlü devlet yapısı onu yaratan şeydi. Fakat o da bu güçlü yapıyı destekledi ve besledi. Ancak Hazarlar bunu, kendi devletlerini despotik bir güce dönüştürecek veya sömürücü bir yapıya büründürecek bir sürecin finansmanı haline getirmediler. Tam tersine, devlet hazinesine akan geliri, Pax Hazarica'yı koruyacak önlemleri almakta kullandılar: bir ordu kurmak bunun giderlerini kontrol altında tutmak, Don ile Donetsk boylarındakiler gibi hem bölgenin güvenliğini sağlayacak hem de kervansaray benzeri vazife görecek yapılar inşa etmek.Hazar Kağanlığı, Hazar Barışı'nın nimetlerini onu daha da güçlü kılacak ve daha da büyütecek bir ortam yaratmak için kullandı.
Sayfa 118 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hazarların Museviliği kabulüyle ilgili şu yanlış anlamayı öncelikle düzeltmek gerekiyor. Hazarlar Musevi değildi; sadece yönetici aile ve idareci sınıfla (o da sonradan) halkın çok az bir kesimi Museviliği benimsemişti. Halkın tercihiyse (en azından şehirde yaşayanlar) önce İslam, daha sonra Hristiyanlıktan yana oldu. Bunu, yukarıda da vurgulandığı üzere artık azalma eğilimi içerisine giren eski Hazar dinine inanan kesim izliyordu. Bu sıralamayı sunan pek çok Müslüman kaynak yazarı bulunmaktadır. Bunlardan Yakut el-Hamevî'nin sözlerini tekrar hatırlayalım: Hazarlar Müslüman ve Hristiyandır. Aralarında putperestler de bulunur. Hükümdarın Yahudi olmasına rağmen Hazarlar arasında en küçük topluluğu Yahudiler meydana getirir. Çoğu Müslüman ve Hristiyandır. Yalnız, hükümdar ve maiyeti Yahudidir.
Sayfa 103 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
İbn Rüste, Hazarların dinini tanımlarken kullandığı şu ifadelerle Hazar toplumunun büyük kısmının eski Türk inancına mensup olduğunu belirtir: Hazarların büyük reisi Musevidir. İşa ve büyük reisin temâyülünü gösteren kumandanlar ve büyükler de Musevidir. Halkın geri kalan kısmı Türklerin dinine benzer bir din üzeredir.
Sayfa 99 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Hazar Kağanlığı'nın kurulduğu ilk yıllarda ekonomisi klasik bozkır ekonomisine, yani hayvancılığa dayanıyordu. Bununla birlikte ekonomik hayat, 737'de Hazar-Arap Savaşı sonrasında başlayan ticaretle birlikte değişime uğradı. Bir bozkır devletinden ticaret imparatorluğuna dönüşümünün manzarasıdır bu. Ancak bir anda gerçekleşmemiş, 900'lere değin uzanan bir süreç içerisinde ortaya çıkmıştır. Bu dönüşümün en temel göstergelerinden biri şüphesiz Hudûd'al-âlem'in adı bilinmeyen yazarının Hazarların ekonomik gücünün büyük oranda deniz yolu vergilerinden oluştuğunu ifade etmesidir.
Sayfa 90 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Hazar Kağanlığı'nın 300 yıl boyunca istikrarlı ve güçlü bir devlet olarak ayakta durmasının sebebi sürdürülebilir bir ekonomik düzen yaratmasıydı. Bunun bir yönü ticaret hayatının zenginliği ve devletin bundan elde ettiği vergilerdi. Diğer taraftan Hazarlar egemenlikleri altındaki halkları da vergiye bağlamışlardı. Öyle anlaşılıyor ki bu gelir düzenli bir şekilde Kağanlık hazinesine akıyordu. Hiç şüphesiz Hazar vergi sistemi köklerini Göktürk Kağanlığı'ndan alıyordu.
Sayfa 86 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mes'ûdî'nin Hazar idari yapısıyla ilgili kayıtları tamamen hatalı değildir. Bilhassa da Kağan'ın "Hazarların ileri gelen bir ailesinden" çıkmasına ilişkin kaydı. Elimiz de bu aileyle ilgili açık bilgiler olmasa da çeşitli hususlar Hazar Kağanlık sülalesinin doğrudan Göktürklerin Çin kaynaklarında A-shih-na adıyla geçen ailesinden geldiğini gösteriyor.Öncelikli olarak Hazar Kağanlığı'nda kağan, tudun, tarkan, ilteber gibi Göktürk Kağanlığı'nda mevcut unvanların kullanılması, sadece birinin diğerini örnek almasıyla izah edilemeyecek türdendir.
Sayfa 75 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Hazar Kağanlığı, Göktürk hanedanına mensup olduğu anlaşılan bir ailenin idaresinde teşkilatlanmış bir boylar konfederasyonu olarak ortaya çıkmıştı. Ancak zaman içinde Hazarların, Bulgarlar ve Alanlar ile daha başka unsurları bünyesine dâhil etmesiyle devlet, yapısal bir değişimden geçti. Yeni kimliğiyle sadece bir boylar konfederasyonundan oluşan bir devlet değildi, aynı zamanda tâbi ulusların bir konfederasyonuydu. Devlet; Bulgarlar, Macarlar, Hunlar, Burtaslar, Alanlar, Slavlar ve daha pek çoğu üzerinde yükseliyordu.
Sayfa 73 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
880'li yıllarda Oleg'in Dinyeper Irmağı boylarındaki faaliyetleri buradaki Hazar egemenliğini yok etmişti. VIII. yüzyılı Doğu Avrupa'nın güçlü devletlerinden birisi olarak kapatan Hazarlar şimdi egemenlik sahalarının daraldığına şahit oluyorlardı. Bu, bir değişim rüzgârıydı. Ancak yüzyılın sonlarında yaşadıkları üçüncü bir tehlike, Peçenek tehlikesi diğerlerinden çok daha büyük bir yıkım getirecekti. Zira Macar ve Rus faaliyetleri, bölgesel bir tehditken, Peçenekler, Hazar Kağanlığı'nın hayat kaynağını teşkil eden doğu yolunu kesmişlerdi. Burası, İtil kentinden Yayık Irmağı'na ve buradan da Harezm'e ve dolayısıyla Çin'e kadar uzanan hattı.
Sayfa 56 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
650'lerden 685'e uzanan otuz beş yıllık döneme tanıklık eden Hazarlar, herhâlde kendilerini yenilmez bir güç olarak görüyorlardı. Böyle bir ruh hâli içine girmelerinde haklılık payı da vardı. Karşılarında kimsenin duramadığı Arapların Kafkasya ordusunu 652'de Belencer önlerinde imha etmişlerdi. Sonrasında Albanya'yı tâbiyetleri altına almış, 685'te Kafkasya'nın düğümü Derbend'i elege çirmişlerdi. Batı sınırlarındaki Bulgar Hanlığı'nı da bir çırpıda tarih sahnesinden silerek sınırlarını Karadeniz'e dayamışlardı.
Sayfa 26 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.