Sen bir çift kanat istiyorsun, ben onu bir çift kelimeye konduruyorum...
Rüzgâra tutacak yüzüm yok ve bir esenlik aradığım uçurumlar yalnızca sözlerden ibaret...
Sen bir çift kanat istiyorsun, ben onu bir turna kuşuna konduruyorum...
Senin kanatların nereye açılırsa, bulutlar da oraya gidecek, biliyorum. Ben bir işaret bile değilim artık, yalnızca uçuşan kelimelere tutunmaya çalışıyorum...
Uçuruma eğilebilsek, onu göze alabilsek, karanlığımızın dibinde yorgun bir meleğin çırpındığını görebilirdik...
Ben gözlerimin değmediği karanlığımda yaralı bir melek için bir çift kanat arıyorum.
Hayır, uçmak için değil, yalnızca düşmek için, inmek için...
Hatırlamak da unutmakla mümkündür.
Kim hatırlıyorsa, o önce unuttuğunu hatırlar, sonra unuttuğunu unutur, sonra hatırladıklarıyla avunur, sonra da yeniden unutur.
Biz unutmayalım demek için çok mu geç oldu?..
Asıl gurbet ya da asri gurbet, gençlik gerilerde kalınca sökün eder..
Sonunda, istediğiniz, istemediğiniz her yere düşebilirsiniz, nereye düştüğünüzün önemi kalmaz. Gurbet, düştüğün yer değildir, bıraktığın yerdir, terk ettiğin zamandır.