Güzellik nerededir?.. Diğerleri gibi ölmeye mahkûm büyük şeylerin içinde mi, yoksa hiçbir iddiada bulunmadan, ânın içine bir sonsuzluk tomurcuğu yerleştirmeyi bilen küçük şeylerde mi?..
Mücadeleyi reddettim elbette, bilerek geri çekildim. Ama ruhuma güvenerek, her türlü meydan okumaya karşı koyabilirim. Ad, konum ve görünüm bakımından yoksul biri olan ben, idrak gücüm icerisinde mağlup edilemez bir tanrıçayım...
Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?...
Oluşturdugumuz dil, sınıf ve kariyer curcunasında benzerlerimizle rekabet ederken dışardakine tahammül zaten aşırı bir iyi niyet göstergesidir ki ötekinin meşruluğunu tanımak bile yeterli zulüm sayılabilir. İnsan işte bu kadar bencil ve lüzumsuz bir canlıdır...
Körü körüne bağlanılan bir yalandan kurtulma ihtimalinin doğduğunu hissetmek...Ama o da sahte bir firar.
Ama o da sahte aklanma. Çünkü yalan insanın gölgesidir...