İsminden değerini anladığımız, dilin bir çırpıda söylediği bu kelimenin önemini kitabı okumadan önce de aklımıza başvurarak düşündüğümüzü zannediyorum.
Benim Feyzullah Birışık'ın bu kitabında anladığım şey şu ki; üzerine kitap yazdığı bu kutlu söz ne kadar dille 'bir çırpıda' söylenmiş olsa bile kalbin onu kuşatmasının hayli zor ve gerekli olduğudur. Öyle ki Rabb'imiz bizim söylediğimiz bu sözün tesirini kalbimizde, aklımızda ve fiilimizde de görmek ister.
Her sözünden hesaba çekileceğini bilen insan kadar her fiilinden de hesaba çekileceğini bilen insan nasıl olur da bu tevhidi, Müslümanlığının giriş şifresini, sadece diliyle söyleyip, daha kalbe geçmemiş bu söz üzere davrandığını, davranmasına gerek bile kalmadığını zannedebilir ki? Hele de Allah'ın farzlarına riayet, Resulullah (s.a.v.)'in sünnetine bağlılık göstermeksizin kendini bu dünyaya adayarak ve sorulduğunda 'elhamdülillah Müslümanım' diyerek dili ile ikrar eden ancak kalbini bu statünün dışında tutan insanlar, neyi amaçlamak isterler.
Şunu söylemek isterim ki, bu dünyadaki hayatımız bizim amacımız uğruna yaşamımızdır. Eğer yaşadığımız hayatımız amacımıza uymuyorsa, hayatımıza uyan her neyse yeni amacımız odur. Yahut amacımız yoksa, en güzel amacı amaç edinememişsek, büyük bir amaçsızlık ideolojisinin içinde kaybolmuş ve amaçsızlığı amaç edinmişiz demektir.
Demem o ki; bu kitabı okuyun, okuyun ki asıl amacımızı insanlık olarak hatırlayabilelim ve bu amaca ulaşılacak yolları kat etmeye giriş şifresi olan tevhitten başlayalım...