Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Her Savaş Bir Tanrı Öldürür

Süleyman Akbulut

En Eski Her Savaş Bir Tanrı Öldürür Gönderileri

En Eski Her Savaş Bir Tanrı Öldürür kitaplarını, en eski Her Savaş Bir Tanrı Öldürür sözleri ve alıntılarını, en eski Her Savaş Bir Tanrı Öldürür yazarlarını, en eski Her Savaş Bir Tanrı Öldürür yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ülke yoktu boğazlaşırken, vatan yoktu, bayrak yoktu. Bir çatışmanın ortasında ülkesi için savaştığını düşündüğü tek bir an olmamıştı. Öncesinde evet, sonrasında evet... Ama çatışma anında sadece ölmemeyi düşünüyordu. [...] Sonra boğazlaşma biter. Ve biten günün ardından o günün sabahında o gün öleceğini düşünmeyen kırk bir kişi ölmüş olur. Oyun gibidir. Ölüm hep senin dışındaki insanların başına gelen bir şeydir çünkü.
Sayfa 49 - Doğan Kitap. İlk baskı, Ocak 2012, İstanbul.Kitabı okudu
444 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Güneydoğu'da görev yapan başarılı bir subayın,babasıyla hesaplaşmasıdan,sevgilisinden af dileyişinden ve subayın ölümle,öldürmekle giriştiği hesaplaşmayı anlatan , anti-militarizme geçişini konu edinen harika bir kitap.Kesinlikle okunması gereken kitaplar arasında.Biraz sıkıcıydı,olaylar arasında sürükleyiciligi yoktu ama olsun yazarın emeğine sağlık.
Her Savaş Bir Tanrı Öldürür
Her Savaş Bir Tanrı ÖldürürSüleyman Akbulut · Doğan Kitap · 201225 okunma
Reklam
Kendin olamamaktı mutsuzluk.İstemediğin yerde olmak, istemediğin şeyleri yapmaktı.İstemediklerini yaptıkça yaşamın anlamsızlaşmasına kızıp yaşama inancını kaybetmekti.Çocukken...Babasının ona acımamasıydı,mutsuzluk.Yıllardır cebinde sakladığı sararmış mektuptu.Ölmemek için öldürmekti.Yaşamanın ne demek olduğunu unutmaktı mutsuzluk.Kaçmaktı mutsuzluk.Onun yanında olacağına dair kendine sözler vermişken,sırf bundan sonra ne diyeceğini,bundan sonrasında nasıl yaşanacağını bilemediği için kaçmaktı.
Sayfa 219 - Başkarakter Yılmaz ve Esin.Kitabı okudu
444 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Ey burs, ey cebimin direği! Ölsem haberin olmayacak, nerdesin? Üzerinde hafifçe oynamalar yapıp özel mülkiyetime dahil ettiğim yukarıdaki söz, tarihinde ilk defa Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılır'sız, Prof. Dr. Cahit Arf'sız, Mimar Kemalettin'siz, hatta Fatma Aliye Hanım'sız geçen günlerin ifadesidir. Zaten Itri'yi ve Yunus Emre'yi saymadım bile.
Her Savaş Bir Tanrı Öldürür
Her Savaş Bir Tanrı ÖldürürSüleyman Akbulut · Doğan Kitap · 201225 okunma
Ölüm, ölen için değil; geride kalan için bir törendir. Ve törenlerde her şey yalandır. Ölen, sen olmadıkça senin çocuğun, senin kardeşin, senin sevdiğin olmadıkça; ölen herkes kahramandır.
Vurulmak... Sapasağlam bir bedende nefes alıp verirken, bir anda ölümün kıyısına gidip öleceğini düşünüyor olmak. Olmaktayken, olmayacağın gerçeğiyle yüz yüze gelmek... Yok olacağını, hiç olacağını, herkes yaşamını sürdürürken, senin hayatının biteceğini düşünüp korkmak... Çok korkmak...
Reklam
Hasarın bedende olması insanları ürpertmiyorken, ruhtaki hasar göze görünmüyordu.
Aşk... Mühürlü mektup. Sahibinin kan kırmızı mührünü, elleriyle kırdığı büyük yemin. Kelimelerin büyülendiği, cümlelerin tılsımla kilitlendiği, bir başkasına kapandığı geçit! On emrin taşındığı, dokunanı öldüren ahşap lahit!
Tebessüm... En güzel makyajıydı kederli, şaşkın ya da korkmuş bir yüzün.
Sayfa 165 - Yılmaz ve Esin
Yalnızlık, aklın cehennemi; vicdan ise cehennemin kılavuzuydu. Ve akıl; her seferinde eriyeceğini bile bile kardan adam düşleri kurduran safdil tanrıydı! Yıkılacağını bile bile kumdan kaleler yaptıran hülyalı mimar. Bildiklerinle yorar, bildiklerinle yalnızlaştırır ve tutsak eder kalabalıklara...
Sayfa 176 - Yılmaz
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.