Bir varmış, bir yokmuş. Çook eskiden 《adı var kendi yok》 bir ülke varmış. Bu ülkede 《kendi var, adı yok》 bir yönetim varmış. 《Adı var, kendi yok》 ülkesinin, 《adı yok, kendi var》 yönetimi altında, 《ne var, ne yok》 insanlar yaşarmış.
...o ülkenin insanları, bir üçgenin üç açısının toplamının yüzseksen dereceden daha çok açılamayacağını bilmiyorlarmış, bilenler de bilmezden geliyorlarmış. Üç açının da eşit olabileceğini, o zaman herkesin eşitçe sıkışıp, eşitçe bollanabileceğini söylemek ise yasakmış o ülkede.
-Acaba umudu kalmış mıdır?..
-Arasıra umudunun kırıldığı olur. Ama umutludur çok zaman. Hele içince...
-Kemana ilk başladığı zamanki umudu...
-Kalmamıştır belki...
-Belki de anlaşılmamış olduğuna inanır.
-Belki de gerçekten öyledir.
-Herkes biraz öyle...
Bu bilinen dünya üzerinde yaşayanların bilmedikleri bir başka dünya daha varmış. O bilinmeyen başka dünyanın altı kıtası ile, o altı kıtada yaşayanların bilmedikleri bir de yedinci kıta varmış. Bu bilinmeyen yedinci kıtada yaşayanların, o kıta içinde bilmedikleri bir memleket varmış. İşte bu bilinmeyen dünyanın, bilinmeyen kıtasındaki bilinmeyen memleketin bilinmeyen insanları, bilinmeyen bir zamandan beri kendi kendilerine yaşar dururlarmış.