Hüzünlü Dönenceler

Claude Levi-Strauss

Hüzünlü Dönenceler Gönderileri

Hüzünlü Dönenceler kitaplarını, Hüzünlü Dönenceler sözleri ve alıntılarını, Hüzünlü Dönenceler yazarlarını, Hüzünlü Dönenceler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
515 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Strauss bu kitabında Güney Amerika’nın farklı bölgelerinde yaşayan yerliler üzerindeki gözlemlerini aktarıyor. Yazıldığı dönemde Mümkün olduğunca Avrupa bakış açısını aşarak, yerlilerle empati kurarak değerlendirme yapmaya çalışmasını çok değerli buldum. Yerliler içinde yaşarken uzun uzun anılarını anlatması kitabın bir handikapı. Odaktan uzaklaşıyor çoğu zaman. Kitabın bu kısımlarında belgesel izliyor olmayı diledim. Çünkü bu kısımlarda gereksiz detaylara giriyor. Bunun dışında antropoloji meraklılarına tavsiye edebilirim.
Hüzünlü Dönenceler
Hüzünlü DönencelerClaude Levi-Strauss · Yapı Kredi Yayınları · 201887 okunma
Reklam
Gün doğusu bir prelüddür, gün batışı ise, başta çalınmak yerine eski operalarda rastlandıgı gibi sonda çalınan bir uvertürdür. Güneşin yüzü, daha sonra olacakları ilan eder: günün ilk saatleri yağış olacaksa soluk ve kurşunidir, aydınlık saçan bır ışık parlayacaksa eger, pembedir, hafiftir, köpük köpüktür. Ama şafak, günün sonrası için bir hüküm vermez, Meteorolojik eylemi başlatır ve, yağmur yağacak der, ya da hava açık olacak. Gün batışı ise bambaşkadır, bir başlangıcı, bir orta sı, bir sonu olan tam bir gösteridir. Ve bu gösteri, on iki saat süresince birbirlerini izleyen mücadelelerin, zaferlerin ya da yenilgilerin bir tür hem küçültülmüş hem de yavaşlatılmış görüntüsünü verir. Şafak sadece bir günün başlangıcıdır, gurup ise bir yinelemedir.
Sayfa 66 - YKY, 8. Baskı
Marksizm, bir başka gerçeklik düzleminde jeoloji ve, kurucusunun kendisine verdigi anlamda, psikanalizle aynı yoldan gitmektedir: üçü de anlamarın, bir ilişki türünü bir başka ilişki türüne indirgemek olduğunu kanıtlamaktadır. Doğru gerçekliğin hiçbir zaman en kolay görünen gerçeklik olmadığını, hatta doğruluğun kendini gizleme eğiliminde varoldugunu ortaya koymaktadır. Hepsinde aynı sorun ortaya çıkarmaktadır: duyulur olanla ussal olan arasındaki ilişki. Ve hepsinde amaç aynıdır. özelliklerinin hiçbirinden vazgeçmeksizin duyulur olan ussalla bütünleştirmeye yönelik bir tür üst-usçuluk (super-rationalisme).
Sayfa 60 - YKY, 8. Baskı
Freud'un teorileriyle karşılaştığımda, bunlar bana, kurallarını jeolojinin koymuş olduğu bir yöntemin tek başına insana uygulanması gibi görünmuştu. Her ikisinde de araştırmacı, görünüşte nüfuz edilmesi mümkün olmayan olaylarla karşı karşıyadır, her ikisinde de karmaşık bir durumun unsurlarmın dökümünü yapmak ve onları tartmak için, bütün zihni becerilerini ortaya koymalıdır duyarlılık, sezgi ve seçme yeteneği. Oysa ilk bakışta tutarsız gibi görünen bütünün içindeki düzen ne tesadüfi de keyfidir. Jeologların ve psikanalistlerin tarihi, tarihçilerin tarihinden farklı olarak, fiziki ya da psişik evrenin bazı temel özelliklerini, sanki biraz canlı bir resim gibi zaman içinde yansıtmaya yönelir. Canlı resimden söz ettim, gerçekten "atasözlerini canlandırma" oyunu her jestin, zamana bağlı olmayan bazı gerçeklerin süre içinde meydana gelmesi gibi yorumlandığı bir oluşumun saf görüntüsünü sunar. Burada atasözleri, ahlaki düzlemde bu zaman-dişi gerçeklerin somut görünümünü gözler önüne sermeyi denemektedir, bu zaman- dışı olaylara başka alanlarda yasa denir. Bunların hepsinde, estetik ilginin çağrısı, doğrudan bilgiye ulaşma imkanını verir.
Sayfa 59 - YKY, 8. Baskı
En sevgili anılarım
Benim kuşağımdan başkalarıyla birlikte yaşadığım bu entelektüel evrim, çocukluğumdan beri beni jeolojiye çeken yoğun bir merak nedeniyle özel bir renge bürünüyordu. Bugün en sevgili anılarım arasında hâlâ yer alan, Orta Brezilya'nın bilinmeyen bir bölgesinde yaşadığım serüvenden çok, Languedoc'un kireçli platosunun yamacında iki jeolojik tabakanın birleşme çizgisini izleyişimdir. Bunda bir gezinti ya da çevrenin basit bir keşfinden çok başka şeyler var: Durumu bilmeyen bir gözlemci için tutarsız sayılabilecek bu izleyiş, benim gözümde, bilginin insana yaşattığı zorlukların, umut ettirdiği sevinçlerin imgesinin ta kendisidir.
Sayfa 58 - YKY, 8. Baskı
Reklam
Keşif, bir baştan bir başa yürüdüğünüz bir güzergah olmaktan çok, bir eşelemedir, genelde sır vermeyen ufukların yorumlanabilmesini ve anlaşılmasını sağlayan, geçici bir görüntüdür, manzaranın bir parçasıdır, ya da gelip geçerken yakalanan bir düşüncedir.
Sayfa 48 - YKY, 8. Baskı
Chateaubriand soyle yazar: "Her insan, bütün gördükderinden ve bütün sevdiklerinden kurulu bir dunyaya sahiptir, ve yabancı ait dünyada geziyor ve orada yaşıyor bile olsa, hep ona geri doner"
Sayfa 44 - YKY, 8. Baskı
İkili bir sakatlığın kurbanıyım. Gördüğüm, keşfettiğim her sey beni yaralıyor, ama durmaksızın, yeterince çevreme bakamamaktan ötürü kendimi suçluyorum...
Sayfa 44 - YKY, 8. Baskı
Geriye dogru her beş yıl, bana bir adeti kurtarma imkanı veriyor, bir şenliği yaşamamı, bir başka inancı daha paylaşmamı sağlıyor. Ama bir yüzyıl geriye gitmekle, aynı zamanda, düşüncelerimi zenginleştiren bilgilerden, merak uyandıran verilerden vazgeçmek zorunda kaldıgımı bilecek kadar da metinleri tanıyorum.
Sayfa 43 - YKY, 8. Baskı
Reklam
Toplumsal düzen içinde kendilerine bir yer sağlamak için mevcut tek yolun, ancak umutsuz ve saçma bir girişimle açılacağını, bireylerine öğreten toplumdur.
Sayfa 40 - YKY, 8. Baskı
Bu büyük Batı uygarlığının yarattığı ve yararlandığımız bunca harika şeyin mutlaka bir fiyatı olacaktı. İçinde, hiç ulaşılmamış karmaşıklıkta yapıların yükseldigi Batı düzeni ve ahengi, günümüzde dünyanın her yanına bulaşan, muazzam bir zararlı yan ürünler kitlesininin atılmasını zorunlu kılmaktadır. Yolculukların bize gösterdiği ilk şey insanlığın suratına fırlatılmış bu pisliklerimizdir.
Sayfa 37 - YKY, 8. Baskı
318 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.