Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hz. Adem - Fusûsu'l-Hikem 1

Cemâlnur Sargut

En Yeni Hz. Adem - Fusûsu'l-Hikem 1 Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Hz. Adem - Fusûsu'l-Hikem 1 sözleri ve alıntılarını, en yeni Hz. Adem - Fusûsu'l-Hikem 1 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Rengin aslı renksizliktir ama atmosfere girdiği anda renksizlik yedi rengi ayrılır. Bu 7 renk Allah'ın 99 ismi gibi asıldır .Ne enteresandır ki bu renklerin sonsuz tonları vardır ve hâki yeşil Nil yeşiline ,hâki olmanın farklılığıyla düşman olur. Halbuki ikisi de yeşilden türemiştir hatta renksizlikten oluşmuştur.
Hakikati Muhammed’inin nurlarıyla varolan Kamil İnsan her devrin ademi olarak zuhur eder..
Reklam
Namazdaki İki Secdeye Dair
Biliyoruz ki, secde emri geldiğinde bir kısım melekler hemen secde ettiler. Bu şer'î secdedir ki, görmeden anlamadan sadece sevgilinin emrine uymak demektir. Başını kaldırıp Âdem'de hakîkat nurunu görenler, ellerinde olmadan ikinci secdeyi yaptılar. Bu da görmenin secdesidir. Namazdaki iki secdenin mânâsı budur. Kâbe'nin içinde üçüncü bir secde yapılır ki, bu ise "Her nereye dönsen Allah'ın vechi oradadır." ayetinin zuhur ettiği secdedir, yani görünecek ve bilinecek bir şey kalmamış, her yer Allah kesilmiştir.
Sayfa 41 - Nefes Yayınları
Mısrî Niyâzî Hazretleri der ki: "Hakk ilmine bu âlem bir nüsha imiş ancak Ol nüshada bu Âdem bir nokta imiş ancak Hak ilmine bu âlem bir sayfa imiş ancak O nüshada bu Âdem bir nokta imiş ancak Ol noktanın içinde gizli nice bin deryâ Bu âlem o deryâdan bir katre imiş ancak. Ademliğini her kim bulduysa odur Âdem Yoksa görünen sûret bir gölge imiş ancak"
Sayfa 64 - Nefes Yayınları
Bir varlığın kendindeki hakîkatleri gene kendinde seyretmesi, aynadaki hayalini görmesi gibi değildir. Bu yüzden Allah kendini Hz. Muhammed'de seyretmiş, Hz. Muhammed ise yaratılmışta seyretmiştir. Biz ise, Allah'ı ancak nefsimizin kemâli ölçüsünde idrak ederiz. Nefsin kemâli, kulluğunu ve hiçliğini idrak olarak ortaya çıkar. "Kendini bilen rabbini bilir." sözü bu anlamdadır.
Sayfa 50 - Nefes Yayınları
Tecelli Üzerine
Allah'ı önce dış alemde sonra içinde bulur. Tanrı varlığının insan içinde hissedilir hale gelmesine 'tecelli' denir. Tecelliye eren insan, kâinata Allah'ın görüşüyle bakan ve baktığı her yerde yine Allah'ı görme sırrına eren insan demektir. Bu hâl, insanın Tanrı'sıyla tekrar biliş tutması hâlidir. Fakat yine de tam bir visâl (kavuşma) değildir. O kadar ki, insan, kemâl mertebesine erdiği zamanda bile kendi aslına karşı fakat daha tatlı bir özleyiş içindedir.
Sayfa 45 - Nefes Yayınları
Reklam
İdrâk-i maâni ile ruh ufkunu geçtim Deryâları ummânları yüzmek ile geçtim Hangi yere ben geldi isem aşk ile geldim Ol sikke-i kevneynin özü cevheri bendim Cismim görerek sen beni gördün mü sanırsın Gölgem bu benim, yoksa sen aslım mı sanırsın Eylerse kendin ayân sen yok olursun Bu perde-i sûretle beni ben mi sanırsın
Sayfa 34 - Nefes Yayınları
Ken'an er-Rifâî Hazretleri şöyle der: "Bahr-i vahdet (birlik denizi) kaplamıştır kaffe-i mahluka (bütün mahluklara) bak Birliği görmek dilersen cümle-i mevcuda (bütün varlıklara) bak İnd-i Sani'de (Yaratan'ın katında) bütün mahluk bir tek noktadır Kainatın cümlesi bu noktada bir nüktedir (bir sözdeki bir incelik) Noktadan aşk zav'-ı şems-asa (güneş ışığı gibi) edip kendin ayan (belli) Maksad-ı tekvin-i alem (alemin yaratılış sebebi) aşk imiş oldu beyan" *Bakmasını bilen için zerrede ummanı seyretmek mümkündür. Zîra resmin mânâsı ancak ressamı tanımakla idrak edilebilir.*
Sayfa 23 - Nefes Yayınları
Gayret himmeti yetkinleştirir.
Sayfa 22 - Nefes Yayınları
"Aslında kahrın lûtuf, lûtfun da kahır olduğunu idrak eden; hatta, kahır-lûtuf gibi iki ayrı mefhûm görmeyip, hâdisede sevgilinin sanatını seyreden sultandır."
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.