Fakat insan, bir türlü öğütlere önem vermiyor, olaylardan ibret almıyordu. Hâlbuki ne zavallıydı! Bir saniye sonra, nasıl bir akıbetle karşılaşacağından habersizdi. Geleceğine asla hakim değildi. Yeryüzüne kazık çakmamıştı.
Hz.Nûh'un soyundan gelen bir zatın adı idi. Onun Şedid ve Şeddad isminde iki de oğlu vardı. Şedid bu ülkede büyük bir krallık kurmuş ve saltanat sürmüştü. Şeddad ise kendisini tamamıyla ilme vermişti..
Allah'ın Şerefli Peygamberi Hud (a.s.), Ad Kabilesi'nden ve Nûh Nebi'nin zürriyetinden bir zat idi. Ad Kabilesi ise Araplar'dan olup Yemen'de otururlardı. Bu cihetle Hz. Hâd, neseben Ad Kabilesi'nin kardeşi bulunmuştur..
Yeryüzünün yeni süpürgeler diye adlandırdığı insanlar, hakikaten toprağın nesi varsa, bereket ve zenginliğini toz duman ediyor, havayı fesada boğuyorlardı. Ve bunun adına medeniyet diyorlardı
Ad kavmi ile kısa bilgiler;
İran şehrinde yaşıyorlar.
Yüksek tepelere oyup ondan köşk
yapıp orada yaşıyorlar.
Puta tapıyorlar fakir ve düşkünleri hor görüyorlar küstah tavırlar ve aldatıcı tuzakları var ve çok şımarıklar.
Güçlü bir yapıya sahiptirler.
Yemin'in Güney sahillerinde bulunuyorlar.
Hazreti Hud bu kavme gelmiştir.
Hz Hud güler yüzlü, güzel huylu ve aydınlık yüzlü yani ad kavmine göre tam tersi.
Bu kavim kurak kalarak gökleri mor bulutlar kaplayarak bir kasırga olmuştur.
Bu kasırganın adı sarsar dir.
Hud Aleyhisselam ona inananlarla birlikte şehirden çıkıp Mekke'ye doğru yola koyuldu.