İbrahim Efendi Konağı
Samiha Ayverdiİbrahim Efendi Konağı Gönderileri
İbrahim Efendi Konağı kitaplarını, İbrahim Efendi Konağı sözleri ve alıntılarını, İbrahim Efendi Konağı yazarlarını, İbrahim Efendi Konağı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hemen de muhakkak ki, dehâlar mektepten çıkmaz; mektepler dehâlardan doğar.
Sayfa 143 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
Fakat dört yıl sonra Kānûnî ordusunun mîmarları Boğdan seferinde gene müşküle düşmüşlerdir. Prut nehrinin kaygan ve bataklık sahillerinde, her kurulmak istenen köprü çökmektedir. İşe gene Lütfi Paşa karışarak pâdişâha Sinan Subaşı'yı tavsiye ediyor. Bu defaki başarı daha üstün bir muvaffakiyettir. On üç gün gibi kısa bir zamanda nehrin bir başından bir başına muhteşem bir köprü kuran Sinan Subaşı'ya hakkı olan ser-mîmar pâyesi verilmiştir.
Sayfa 143 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
Eski cemiyette bayram, büyüğe de küçüğe de gökten inen bir mâide gibiydi. Saygının, şefkatin, affın, efendiliğin besleyip yumuşattığı yüreklerden, sanki oluk oluk iyilik ve güzellik akardı.
Sayfa 141 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
Fakat, gün olup İmparatorluğun vahdetli terkibini bozmak zamanı gelince de onu sâde askerî ve siyasî yönlerden mağlûp etmek kâfi gelmeyecekti. Zîra käfi olmadığını, asırlar süren hezimetler göstermiştir. Şu halde bu Türk-İslâm devletini, bir daha belini doğrultamamak üzere yıkmak için ancak vatanın bütününe şâmil bu merkezi otoritenin ve îman müessesesinin kundaklanması, son ve kat'î çâre olacaktı. Nitekim öyle de oldu. Hâriçten gelen metodlu ve planlı bir taarruzla îmânına su katılan cemiyet, derhal parçalanma ve dağılma alâmetleri gösterir hâle geldi.
Sayfa 140 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
Fakat din, ne sadece bir sezgi ne tefekkür ne de ibâdet ve ameldir. Din, doktrin bakımından öyle bir hakîkatler sistemidir ki, hulûsla iltizam ve hakkıyle idrak edildiği takdirde, şahsiyeti değiştirip diğer bir hâle koymak tesir ve kudretini hâiz olan bir ilâhî heyecandır. İnsan fıtratının insan yaratılışının tabiî hatta zarûrî bir îcâbı olan bu duyguya, san'at, hamâset, ferâgat, aşk, ümit ve saâdet şevkinin bir sentezi olan yüksek bir meyil ve tahassüs şâhikası da denebilir.
Sayfa 138 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
... Karagöz ve Hacı Evhat gibi son derece yerli ve realist tasvirlerle formunu bulmuş ve her asırda, o devrin içtimãî hayâtiyle yeni yeni tipler kazanarak, Türk dilinin sırlarını ve inceliklerini esas almak sûretiyle, temâşa hayatımızın en gözde, en revaçta bir bölümü hâline gelmiştir.
Sayfa 121 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
... Şark'ı, gözünü sadece kendi içine çevirip dış tabiatla alâkalanmamak nasıl gevşetip olduğu yere bağlamışsa, Garb'ı da, iç tabiatı ihmal etmek bahasına maddeye şehvetle sarılmış olması, onu inkırâza götürecek gerçek sebeplerden biri olmayacak mıydı?
Sayfa 116 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
Namazdaki teslimiyet, kulun kendini inkâr etmesi veya nefyeylemesi değil; belki bindiği gemi batarken, ya da ateş hattında kurşunlar tepesinden yağarken dahi onu, rahatlıkla Hakk'ın huzūrunda tutabilen hudutsuz kudretti.
Sayfa 106 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
Camiler
İnsanoğlu kendi kendini madde âleminin günlük boğuntusundan, iş gibi, yemek içmek, uyku gibi mekanik esåretinden bir månevî istiklâl bölgesinin huzur ve emniyetine atmak süretiyle hürriyete ilticâ ederdi.
Sayfa 106 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
Câmi, kalabalıkların en kolay ve en samîmî bağlarla sosyalleşebildikleri ve kendi aralarında bir aşinālık alış verişi edip mânevî bir köprü kurdukları bir mahaldi.
Sayfa 106 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor