“Karısı kendisine seçme bir şiir okuduğu zaman, ‘Sabahleyin ağacın üzerinde bir kuş ötmüş, biraz da rüzgâr esiyormuş… Sanki ne olmuş? Ben bundan bir şey anlayamıyorum. Beni affet karıcığım.’ dermiş .”
“Her gördüğünü gelişigüzel telakkiye meyyal cahil kadınlardan olsaydım, belki bu kadar bedbaht olmaz, ihtimal ki hayatın acılarını bu derece şiddetle hissetmezdim.”
Gençlik pek kısa süren ve ancak bir kez görülen bir düştür. Onun aldatışından uyandığın zaman uçurumun kenarında dönen başını iki elinin arasına sıkarak düşüneceksin. Gözlerinin önünde su gibi akan, feleğin çevirdiği bu sinema şeridinin karşısında hayatının tatlı ve acı demlerini anarak derin üzüntülere düşeceksin. Pek bayağı bir anlayışla, mutluluk saydığımız bu uzun ömürden bize kalan şey ancak bu anılardır. Sabah, öğle, akşam... Oyunun sonundasın. Ömrün pek parlak renkler içinde batmıyor. Hayatın bütün üzüntüleri o noktaya toplanarak seninle birlikte sönüyor.
"Halk cahil kaldıkça hiçbir şeyin düzelmeyeceğine inandığından; halkın geleneklere, göreneklere ve dine dayalı zihniyeti yerine, Batı'nın akla, bilime dayalı pozitivist zihniyetini yerleştirmek istemiştir."