Günah hastası ise, hastalığının ilacı ilim, ibadet, sabır ve takvaya derç edilmişken, bu sebepleri kullanmak yerine, geçersiz bir tevekkül gösterir ve ALLAH Teâlâ' nin merhamet edip onu kendi çabası olmadan hidAyet ve ıslah etmesini bekler.
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
"Meşrû olmayan yollarla dine hizmet etmeye çalışanların dine verdiği zarar, dine açıkça saldıranların verdiği zarardan daha büyüktür."
İmam-ı Gazali (Rahmetullahi aleyh)
Sofrada yemeğe başlarken önce en lezzetli olanı yeyiniz. En lezzetli olanı yerseniz, daha az lezzetli olan diğer şeyleri yemek istemezsiniz.
Eğer lezzetli olmayandan başlarsaniz, karniniz doysa bile sırf lezzeti için lezzetli olani yemek istersiniz bu da israf olur.
(İmam Gazali k.s)
●Bir günde ve bir zamanda yapman gereken bir işi (bir
dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine yeter.
☆Bir zamanda yalnız tek bir iş yap, yalnız bir ders, bir kitap , hatta bir bölüm üzerinde çalış . Ta ki, dikkattin ve kuvvetin yayılıp zayıflamasın. Bir zamanda birden fazla iş yapayım diyen, hiçbirini tam ve temiz yapamaz. Dünyaca tanınmış olan büyük İslam mütefekkiri İmam-ı Gazali'ye İhyd-i Ulum adlı muazzam eserini nasıl bir çalışma ile vücuda getirdiğini sormuşlar: "Bir zamanda yalnız bir bölüm, bir bahis, bir mesele üzerinde çalıştım." demiş.
Şehvet, bedenden kan aldırmak ve hacamat yapmaktan nefret eder.Akıl ise bunu ister, arar ve bu yolda mal sarfeder.Şehvet, hastalık ânında lezzetli yemeklere meyleder.Akıllı bir kimse ise nefsinde bu lezzetli yemeklerden meneden bir kuvvet hisseder.
(Imam Gazali k.s)
İki kişi karşılıklı oturup bal şerbeti içince, biri diğerine içkiciler arasında âdet olan kelimelerle (şerefine gibi) söylerse (sadece benzetmeden ötürü) bu şerbet onlara haram olur!
Her ne kadar içilen madde haddi zatında mübah ise de, yine de bu şekildeki hareketten dolayı haram olur. Çünkü böyle yapmakta fesad ehline benzeme arzusu vardır.
(İmam Gazali r.h)
İnsanların çoğu övülmeyi sevdikleri ve yerilmekten korktukları için helâk olmuşlardır. Çünkü bu korku ve sevgi sebebiyle bütün tavır ve davranışlarında insanların rızalarını almayı ve gönüllerini hoş etmeyi hedeflemişlerdir. Bu ise büyük bir tehlikedir, tedavisi vaciptir.
(Imam Gazali k.s)
Kalp, her taraftan kendisine ok yağdırılan bir hedeftir. Araya bir şeytan girip onu davet ederse, bir melek iner onu hevâ-i nefisten çevirir.Eğer bir şeytan onu herhangi bir şerre çekerse, başka bir şeytanda onu diğer bir şerre çeker.Eğer bir melek onu hayra çekerse, diğer bir melek onu diğer bir hayra çeker.Bu bakımdan kalp bazen iki melek arasında, bazen de iki şeytan arasında çekişme yeri olur.Bazen de melekle şeytan arasında çekişme yeri olur.Hiçbir zaman kalp rahat bırakılmaz ve ihmal edilmez!
(Imam Gazali k.s)
İmam Gazali (rh.) der ki: Senin kalbinin hissettiği her zikri hafaza melekleri de
duyarlar. Çünkü onların algılamaları senin şuuruna yakındır. Hatta senin şuurundaki herhangi bir şey onu tamamıyla içinden söküp atmanla hafaza meleklerinin şuurundan da kaybolurlar. Kalp gönüldeki o duyguya yöneldiği sürece Allah’tan yüz çeviriyor
demektir.
Aynı anda hem ibadete hem başka şeye niyet etme durumunda amelden sevap alınır mı?
"İbadete başka bir dünyevi işin karıştırılması durumunda kişiyi ameli yapmaya sevk eden şey dikkate alınır" Buna göre dünyevi kasıt daha baskın ise kişi bundan sevap alamaz. Dini kasıt daha baskın ise kişi o oranda sevap alır. Her ikisi eşit olursa ikisi de dikkate alınmaz.
İmam Gazali (r.h)
İmam Gazali r.h buyurdu ki
Vaa'z konusunda, ben kendimi o işe layık görmüyorum. Zira vaa'z vermek, öğüdü kabul edip doğru yola girme nisabının zekatıdır. Nisap mikdarı malı olmayan kimse nasıl zekat verir? lşığını kaybetmiş kimseden, başkası nasıl aydınlanır? Ağaç eğri iken gölge doğru olur mu?
قال حجة الاسلام:لا أرى نفسي أهلا للوعظ:
قال ابن السمعاني رحمه الله تعالى:قرأت في كتاب كتبه الغزالي الى أبي حامد أحمد بن سلامة بالموصل فقال في خلال فصوله :
أما الوعظ فلا أرى نفسي أهلا له؛ لأن الوعظ زكاة نصابه الاتعاظ؛ فمن لا نصاب له كيف يخرج الزكاة، وفاقد الثوب كيف يستر غيره ! انتهى من كتاب إتحاف السادة المتقين ١\١٦