Rağbetimi Sana arz ediyorum, ey mahlûkatın ilahı
Ey iyilik ve ihsan sahibi, mücrim olsam da
Kalbimde kasavet, gidişatımda bozukluk olsa da
Umudumu affına merdiven kıldım ben
Günahlarım aldı başını gitti ya Rabbi
Onları mukayese edince affınla, affın daha büyük geldi
Günahları affedicisin Sen
Her daim günahları ikramınla affettin
Sen olmasaydın hiçbir abid İblisten korunamazdı
Nasıl korunsun ki o, Senin seçtiğin Adem'i bile aldattı
Beni bağışlarsan eğer, isyankar birini bağışlamış olursun
Günahtan el çekmeyen zalim despot birini
Benden intikam alırsan yine de ümidi kesmem
Cürmüm yüzünden cehenneme sokulsam da
Eski yeni çok büyük günahlarım var
Ey af sahibi, Senin affın ise daha büyük ve daha yüksek.
•Kendisine dünya sevgisi ve dünyevî arzuların galebe çaldığı kimse ehl-i dünyaya kulluk etmek zorunda kalır. Kanaat sahibi olan kimse ise, ehl-i dünyaya boyun eğme zilletinden kurtulur.
•Dört şey vardır ki, azı bile çoktur: Hastalık, fakirlik, düşmanlık ve ateş (cehennem azabı)
•Hem dünya hem de dünyanın yaratıcısının sevgisini aynı anda kalbinde taşıdığını söyleyen kimse yalancıdır.
•Kendini bilmeyene ilim öğreten, ilmin hakkını zâyî etmiş olur. Layık olandan ilmi esirgeyen de zulmetmiş olur.
•Kibir ve gurur ile tahsil olan ilimde felah yoktur.
•İlim, âlimin ezberlediği değil, (mânen) fayda gördüğüdür.
Kardeşim! İlme şu yollarla varırsın ancak: Evvela sende zeka ve dahi hırs olacak, Sonra çok gayret olup, olmayacak başka keder,
Bir de üstat gerek... Amma yine yıllar ister! ~İmam Şafii