İmparatorluktan Cumhuriyete Azınlıklar

Önder Kaya

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
16. yüzyılda Yahudiler kırmızı bir ferace, siyah ayakkabı ve içlerine mor entari giyerlerken; Ermeniler mavi bir iç elbisesi kürklü veya kısa kollu ferace, siyah ayakkabı giyerler ve başlarına mavi, siyah ve turuncu renklerde çizgili sarık l ar sararlardı. Yine Yahudi hekimlerin kırmızı bir kaftan giymeleri de adettendi
Türkler de ticaretin gereklerini ye­rine getirmenin hayli uzağındadır. Edmondo de Am icis bu durumu şu kelimelerle dile getirir: "Rum tüccar, biraz daha azametli bir tavırla seslenir; aynı derecede hilekar ama daha mütevazı görünen Ermeni, mübalağalı bir hürmetle sizi celbetmek ister; Yahudi, satacağı şeyleri kulağınıza fısıldar; dükkanının eşiğinde bir mindere bağdaş kurarak oturan Türk ise ancak gözleri ile davet eder ve işi kadere bırakır
Reklam
Seçilen patriğin hazineye "pişkeş" ödemesi adettendi. Bazı tarihçiler pişkeşin klasik bir vergi olmayıp, bir nevi zorunlu hediye olduğu görüşündedir. Özellikle patriğe karşı cemaat içi muhalefetin yükseldiği durumlarda üst düzey bir ruhani daha yüksek pişkeş ödemek şartıyla bu makama talip olurdu.
Sayfa 52 - Kronik KitapKitabı okudu
Diğer yandan ticaretle uğraşan Türkler de ticaretin gereklerini yerine getirmenin hayli uzağındadır. Edmondo de Amicis bu durumu şu kelimelerle dile getirir: "Rum tüccar, biraz daha azametli bir tavırla seslenir; aynı derecede hilekar ama daha mütevazi görünen Ermeni, mübalağalı bir hürmet ile sizi celbetmek ister; Yahudi, satacağı şeyleri kulağınıza fısıldar; dükkanın eşiğinde bir mindere bağdaş kurarak oturan Türk ise ancak gözleri ile davet eder ve işi kadere bırakır."
Sayfa 33 - Kronik KitapKitabı okudu
Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey, aşiretiyle beraber yaylaya çıkarken eşyalarını Bilecik'teki gayrimüslimlere emanet eder dönüşte de onlara yağ, peynir, halı gibi hediyeler verirdi. Yine Osman Bey, komşusu olan Bizans tekfurlarının düğünlerine katılmakta ve onlara hediye vermekte bir sakınca görmemekteydi.
Sayfa 39 - Kronik KitapKitabı okudu
Cizyesini ödeyen gayrimüslimlerin can, mal ve iman hürriyetleri dışarıdan veya içeriden gelebilecek her türlü tecavüze karşı devlet tarafından güvence altına alınırdı. (...) Devlet, herhangi bir sebeple bu emniyeti sağlayamadığı takdirde Müslüman olmayanlardan cizye toplama hakkını kaybederdi.
Sayfa 31 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
gayrimüslimlerin Müslümanlada karıştırılmamaları için belli renk ve işaretler taşıyan elbiseler giymek zorun­da olmaları vaşak, su samuru, kakum gibi hayvanların kürklerini giyememeleri, kaliteli elvan sof, şali ve al çuka çakşır kullanama­maları, görkemli mezarlar inşa ettirememeleri, köle edineme­meleri, hamamlarda ve herherlerde Müslümanlara verilen havlu ve peştamalları kullanamamaları, evlerinin Müslüman evlerinden yüksek olamaması, Müslümanlar tarafından kutsal kabul edilen (Mekke, Medine, Eyüp Sultan Türbesi civarı gibi) mekanlara yerleşmemeleri, ata binmek ve silah taşımalarının yasaklanması, şayet ata binerse eyersiz ata binmeleri, üç çifte kayığa sahip olamamaları, kilise inşası ve tamiri için devletten özel izin alma zorunluluğu, çan çalmama ve yüksek sesle ibadet etmeme, gösterişli cenaze törenleri düzenlememe, var olan kilise ya da havralarını sultandan izinsiz yenileyememe ya da yeni bir mabed inşa etmeme, genel yerlerde şarap içmeme
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.