Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ruh, Beyin ve Akıl Üçgeninde İnsanoğlu

İnanç Psikolojisi ve Bilim

Nevzat Tarhan

İnanç Psikolojisi ve Bilim Gönderileri

İnanç Psikolojisi ve Bilim kitaplarını, İnanç Psikolojisi ve Bilim sözleri ve alıntılarını, İnanç Psikolojisi ve Bilim yazarlarını, İnanç Psikolojisi ve Bilim yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Akıllı insan,yalnızca evrende var olan güzelliği görmez; bu güzellikle beraber,onu var edeni de görür.
Reklam
Her şeyi açıklayan kutsallık,ancak tevhid inancıyla mümkündür
Mazlum olanlarla zalimlik yapanların yaptıklarının karşılıklarını alacakları ikinci bir yaşam muhakkak olacaktır.
Bütün insanların bir gün ölecek olmasına yönelik en önemli bireysel teselliyi, Yaratıcı inancı vaat etmektedir.
Reklam
DNA, Ölüm ve Mana
İnsanda da bedenle ruh farkı vardır. Ruh dediğimiz şey aslında anlamdır. Ama tıpkı kitaptaki mananın kendiliğin- den oluşmayacağı gibi bu anlamın da kendi kendine oluşması mümkün değildir. Yaratıcı evrende bizzat varlığı ile bulunmasa da özellikleri ve isimleriyle mevcuttur. Maddenin üzerinde bütün bunlar sıfat olarak vardır. Örneğin bir kitabın kapağı, kağıdı, cildi, onun bedeni; içinde yazılanlar ise, onun ruhudur. Kitabı, manasını gözetmeden düşündüğümüzde onu yazana karşı saygısızlık yapmış oluruz. İnsan DNA'sı da bir kitaptır. DNA'da yetmiş metre yüksekliğe uzanacak kadar ansiklopedik bilgi vardır. Bu bilgi, en basit hücrede de en gelişmiş hücrede de bu şekilde mevcuttur. Evren, ölüme göre programlanmıştır. DNA'da programlanmış hücre ölümleri vardır. İnsan beyninde de böyledir. Zamanı geldiğinde muhakkak ölüm gerçekleşmektedir. Bu sebeple ölüm evrendeki en önemli gerçektir. Evreni yaratan güç, ölümü çok net ve keskin bir şekilde hayatın içine yerleştir- miştir. O halde ölümün çok farklı bir anlamı olması gerekir
İnsan tehlikelerden korunmak için psikolojik desteklere ihtiyaç duymaktadır. Aciz ve ihtiyaç sahibi olması dolayısıyla her şeyi tam manasıyla göremeyebilir. Hz. İbrahim'e nasıl Allah'ın dostu olduğu sorulduğunda, "Allah'ın isteklerini kendi isteklerime tercih ettim ve her şeyden çok onu sevdim" demiştir.
İnsandaki psikolojik yaralar, ancak insanın taşıdığı inançlarla tedavi edilebilir. Pozitif bilimin sunduğu ilaçlar ise bir yerden sonra yetersiz kalır. Bu, insanın gerçek manada mutluluk ve doyumu için çok önemli bir kuralı oluşturmaktadır.
Reklam
Çok Mühim
İnsanın çok yüksek bir yaratılışı olmasına rağmen, istek- leriyle yapabildikleri arasındaki makas çok açıktır. Bu açıklık sebebiyle insanın başka soyut ihtiyaçları olması gerektiği düşünülmektedir. Ancak bu ihtiyaçlar karşılandığında insanın güven duygusu tam manasıyla oluşur. Güvenin olmadığı yerde korku hâkimdir. Korkudan korunmak için ise insanın güvenecek bir güce ihtiyacı vardır. Bu da akıl yürütme yöntemiyle Yaratıcı'nın olması gerektiğini göstermektedir.
İnsanın Gücüyle İstekleri Arasındaki Makas Çok Açıktır Yaratıcı öyle bir güç olmalı ki "ol" ve "dur" komutuyla ve zahmetsizce her şeyi yönetebilmelidir. Yoktan var edebilmeli ve hem başlangıçta hem de sonda varlığı devam eden bir Yaratıcı olabilmelidir. Bu gücün nitelikleri, insanın kimliği ile Yaratıcı'nın kimliğinin birleşmesi halinde insanı huzura yaklaştırabilir. Böyle bir inanca teslim olmak, insanın bir kutsala inanıp bağlanma ihtiyacını karşılar ve bağlandıktan sonra da kişiyi en yüksek doyum noktasına çıkarır. İnsana bu duyguyu yaşatan bir gücün varlığı bile, evreni tek bir Yaratıcı'nın yarattığına dair bir fikir vermektedir.
İnsanın ve diğer yaratılmışların, Yaratıcı'nın kudretini tam manasıyla kavrayamamasının sebebi, onun büyüklüğünden kaynaklanmaktadır. İnsan, Yaratıcısı'nı var olan duyuları ve akıl yürütme özelliği ile ancak bu kadar idrak edebilmektedir. O, varoluşunun gücünden dolayı görün- memektedir. Görünmüyor olması onun olmadığını değil, tam aksine şiddetle var olduğunu göstermektedir. Bazı dalga boyları ve frekansları var oldukları halde göremememiz gibi. Varlığı bu kadar açık olduğu halde biz ancak onu çeşitli cihazlarla fark edebiliriz. İnsan da Yaratıcı'yı akıl ve kalp ile fark edebilmektedir.
İnsanın davranışlarını belirleyen şey, kişinin kabul ettiği ve inandığı gerçeklerdir. Aynı şekilde hayatta ilerlerken de insan, görünen gerçeklere inanmazsa, bunun acısını çekecektir. Görünmeyen gerçeklere inanma kavramını ilk defa ortaya atan, Platon olmuştur. "Platonik aşk" tabirinin kullanılması, soyuta inanılması gerektiğini söyleyen ve imajinasyonlardan bahseden ilk kişinin Platon olmasından ileri gelmektedir.
Kainatın kaptanına güvenen insan, hayat yolunda iyi bir şekilde ilerleyebilir. Yoksa kadere inanmak, tembel şekilde oturmak ve hiçbir iş yapmamak demek değildir. Eğer insan kainat gemisinde kamarasından çıkmadan "gemi nereye gideceğini biliyor" diye bakarsa kendi ihtiyaçlarını dahi gideremez ve saygınlığı azalır.
Evrende görünmeyen bir düzen ve zekâ vardır; bu evrendeki düzenle uyumlu yaşama haline de din adı verilmekte- dir. Evreni yapan aklı yok kabul ettiğimiz zaman, evrendeki bu düzenle uyumsuz yaşıyoruz demektir. Bu kendi başına buyruk yaşama hali, gündüz yolda giderken, güneşi kabul etmeyip el feneriyle ilerlemek gibidir.
891 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.