Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnanç ve İsyan Ozanı Pir Sultan Abdal

Nergishan Tekin

Öne Çıkan İnanç ve İsyan Ozanı Pir Sultan Abdal Gönderileri

Öne Çıkan İnanç ve İsyan Ozanı Pir Sultan Abdal kitaplarını, öne çıkan İnanç ve İsyan Ozanı Pir Sultan Abdal sözleri ve alıntılarını, öne çıkan İnanç ve İsyan Ozanı Pir Sultan Abdal yazarlarını, öne çıkan İnanç ve İsyan Ozanı Pir Sultan Abdal yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tasavvufi anlayış, 13., 14. ve 15. yüzyıllarda Anadolu’da çok yaygındı. Ahi Evren, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre ve Şeyh Bedreddin başlı başına ekollerdi diyebiliriz. 16. yüzyıldan itibaren ise durağanlık görülür. Bu yüzyılda ortaya çıktığı düşünülen Pir Sultan’ın şiirlerinin ana temasını da tasavvufi algıdan uzak tutmak mümkün değildir.
Deyiş ve nefesler
Alevilikte, silsile çerçevesinde dile getirilen husus doğrultusunda Ehl-i Beyt soyundan geldiğine ve bundan dolayı da taşımış oldukları Ehl-i Beyt ruhu sayesinde kendilerine ilham geldiğine ve keşf melekelerinin geliştiğine inanılan ve bu nedenle de kendilerine gerek evliya gerek ermiş ve gerekse bütün bu ana kabullerinin bir ifadesi olarak ‘gerçek’ dedikleri kişi ya da ozanlar tarafından söylenen şiirlere, Alevi literatüründe deyiş, nefes ve deme denir. Aleviliğin en önemli özelliklerinden biri epistemolojik açıdan, “birinci derecede bilgi kaynağı olarak ilham ve keşfi görmesi”dir. Nitekim Alevilikte nefes ve deyişlere atfedilen önem bu kabulden kaynaklanmaktadır.
Reklam
Pir Sultan Abdal’ın deyişlerinde adı çok sık geçen kutlu şahıslar, Alevi-Bektaşi tarikat geleneği içerisindeki mertebe sıralamasına göre önem kazanırlar. Bu geleneğe göre evreni bir kutbun ve ona bağlı iki kişinin -ki bunlar üçleri meydana getirir- bunlardan sonra gelen Yedilerin, Kırkların ve en sonra gelen Üç Yüzlerin yönettiğine inanılır. Zikredilenler tasavvuftaki şeriat, tarikat, marifet ve hakikat kapılarından mertebelerine göre geçiş yapmışlardır.
Farklı Pir Sultan Abdallar
Alevi-Bektaşi inançlarından ve Pir Sultan’a duyulan sevgiden dolayı pek çok şair aynı adı kullanmıştır. İbrahim Aslanoğlu bugüne kadar edebiyatımızda altı Pir Sultan’ın var olduğunu tespit etmiştir: 1. Banazlı şairin tapsırması ‘Pir Sultan’dır. 2. Merzifon veya Çorum yöresinden olduğunu tahmin ettiğim şairinki ‘Pir Sultan’ım Haydar’, 3. Artova’nın Daduk köyünden olup Pir Muhammed’in ‘babam’ dediği ‘Abdal Pir Sultan’, 4. Aruz ölçüsüyle yazılmış deyişlerin sahibi ‘Pir Sultan Abdal’, 5. Pir Sultan’dan sonra yaşayıp onun asılmasına dair deyişler söyleyen ‘Pir Sultan Abdal’, 6. Bir de asıl adının Halil İbrahim olduğunu belirten ‘Pir Sultan Abdal’.
Atalar Kültü
“Bunlardan insanların ‘ruh’ kavramını algılayışı ile bağlantılı olan, bütün ilkel dinlerde önemli yer tutan ‘atalar kültü’ Türklerin en eski inançlarından biridir. Bu inanca göre atalar öldükten sonra ailesine yardım edebilir veya kötülük yapabilirler. Ataları unutmamak ve onlardan saygıyı eksik etmemek, onların gazabından korkmak gerekir. Daha çok ölmüş atalar için kurban sunma şeklinde bilinen bu inancın günlük yaşama yansımış birçok ayrıntısı vardır. Çünkü ölümünden önce güç, yetenek ve mevki bakımından önemli olan kişi, öldükten sonra da her türlü saygıyı hak eder. Dinî kuralların, törelerin, gelenek ve göreneklerin yaşayanlarca korunup korunmaması, ataların iyiliğine veya gazabına neden olabilir. ‘Ruhun bir bedenden başka bir bedene geçmesi anlamına gelen tenasüh inancının Türkler tarafından kabul edilmesinde önemli rolü bulunan’ atalarla ilgili bu düşünuş, İslamiyet’le birlikte biraz değişmiş olsa da ortadan kalkmamış, ölmuş olan kutlu şahısların mezarlarının ziyaret edilerek onlardan yardım istenmesi şeklinde devam etmiştir. Özellikle Alevi-Bektaşi kültüründe hem yaşamakta olan hem de ölmuş olan ulu kişilerin insanlar üzerinde pozitif yahut negatif bir etkisi olduğu inancı çok güçlüdür. Bu nedenle onların öfkesine maruz kalmamaya dikkat edilir ve onlardan daima yardım dilenir.”
Aşıklar düşmesin el sevdasına Bir nazar kılmışım kalbim pasına Eğer aşık isen uryan dediler
Sayfa 164 - Halk KitapeviKitabı okudu
Reklam
Pir Sultan Abdal’ın şiirlerinde ele aldığı İslam’ın beş şartından biri de oruçtur. Pir Sultan Abdal’ın şiirleri arasında, Aşure ayında tutulan matem orucundan bahsedilir. On iki günlük bu orucu tutan kişinin çok sevap kazanacağını, hatta cennetin kapısını açacağını söyler. Hz. Hüseyin ve 72 arkadaşı 680’de, Muharrem ayında Kûfe’ye giderlerken Kerbela’da Yezid’in askerleri tarafından şehit edilmişlerdir. Bu yüzden Muharrem ayı matem ayı sayılır ve bu ayda aşure pişirilir. On iki gün de oruç tutulur
Yorulan yorulsun ben yorulmazam Derviş makamından ben ayrılmazam Dünya kadısından ben sorulmazam Kalsın benim davam divana kalsın
Sayfa 49
Pir Sultan dergaha kapanıp kalmamış; etrafıyla ilgilenmeye başlamıştır. Dergah, kısa sürede çevreden gelen sıkıntılı ziyaretçilerle dolup taşmaya başlamıştır. Sivas Valisi Hızır Paşa tarafından bu durum, tehlike olarak değerlendirilmiş ve önce Şeyh Haydar hapse atılmış; sonra da astırılmıştır. Mezarı söylentiye göre bugün Sivas’ta Kepçeli mevkiinde, taş yığını görünümünde imiş. Bu taş yığını, asılması sırasında, Hızır Paşa’nın emriyle atılan taşlardan oluşmuş. Ölmeden önce, 1574’te ölen musahibi Ali Baba’ya şiir söylediğine göre, bu tarihten önce asıldığını söyleyebiliriz.
Pir Sultan ve kolektif bilinç
“Hakkında anlatılan efsaneler ve söylenen deyişler Pir Sultan’ın yaşamaya ve şekillenmeye devam edeceğini göstermektedir. Bu da gerçekte var olan Pir Sultan Abdal’(lar)la halkın kolektif bilincinin oluşturduğu Pir Sultan’ın bütünleştiği ve bir kişiye dönüştüğü anlamına gelir. Asıl önemli olansa bu kolektif bilincin yarattığı dinî kimliğin ve sanatçı kişiliğin tespit edilmesidir. Bir din ulusu olan, deyişlerinde bir zalimler ve mazlumlar kafilesi bulunan Pir Sultan iyiliğin, güzelliğin, adaletin sembolü; her şeyden önce bozulmuş düzene karşı özlediği dünyayı dile getiren ezilen, sömürülen halkın sesidir. Bu yüzden şiirlerini bir şahsa bağlamak doğru olmadığı gibi, yalnızca bir duruma bağlamak da doğru değildir. Çünkü halk, onun deyişlerini geçen zaman içerisinde yeni durumlara uydurmuş, bu da tek bir deyişin bile farklı çeşitlemelerle ortaya çıkmasına neden olmuştur. Dolayısıyla halkın birikimi ve ortak ruhunun ürünü olan Pir Sultan adıyla söylenen deyişler, kolektif bir bilincin sonucudur. İşte Pir Sultan geleneği, ilk şeklini Pir Sultan’ın verdiği ama zamanla değişen ve çoğalan deyişleri içine alır.”
101 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.