Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Namaz / Dua, Salat, Kıble ve Hac

İslam Dini'nin Temel Direkleri

Hakkı Yılmaz

İslam Dini'nin Temel Direkleri Hakkında

İslam Dini'nin Temel Direkleri konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

İslâm dini -Kur'ân'ın delâletiyle- “Yüce Allah'ın kullarını hakka ulaştırmak üzere peygamberleri aracılığı ile akıl sahibi insanlara tebliğ ettiği, onları dünya ve âhiret mutluluğuna kavuşturan sistem, Allah'ın koyduğu hükümler” şeklinde tanımlanmıştır. Rabbimiz insanlığı zulüm ve kargaşa bataklığından kurtarıp adaleti, dengeyi, günveliği ve mutluluğu sağlamak için kitap indirmiş ve elçi göndermiştir. Gönderilen kitabın içinde yer alan ilke ve anayasalara -Rabbimizin ifadesiyle- hikmet denilmektedir. Biz, bu ilkelere “din” diyoruz. Kur'ân-ı Kerim'deki çeşitli âyetlerden anladığımıza göre Rabbimiz, dinin halis olmasını istemektedir. Zira halis olmayan dinin, dünya ve ahiret mutluluğunu temin etmeyeceği açıktır. Fakat günümüzde Müslüman olduğunu söyleyen bazı kimselerin yaşadığı din; halis olmayan, yozlaştırılmış, içi boşaltılmış bir din olup Kur'ân'da konu edilen halis din ile alakası yoktur. Din adına öğretilen bazı hususlar da aynen böyledir. Tebyînü'l Kur'ân ve onun devamı olan meâl çalışması ile geniş kitlelerin beğenisini kazanan Muhterem Hakkı Yılmaz bu eserinde, İslâm Dini'nin Temel Direkleri'ni ele alıyor. Ve dinin sağlam temeller üzerinde yükselebilmesi için Rabbimiz tarafından indirilen hakikatlerin özüne ulaşma çabasını sürdürüyor. Eser, “dua” konusu ile başlıyor. “Namaz”ın nasıl anlaşılması ve ikame edilmesi gerektiği sorusuna, âyetlerden verdiği cevaplarla devam ediyor. Kitabın son bölümü ise Rabb'e yönelmenin bir diğer ifadesi olan “hacc”ın nasıl olması gerektiğine ayrılmış.    
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 56 dk.Sayfa Sayısı: 280Basım Tarihi: Temmuz 2011Yayınevi: İşaret Yayınları
ISBN: 9789753502351Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Türler:
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 17.2
Erkek% 82.8
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Hakkı Yılmaz
Hakkı YılmazYazar · 9 kitap
Arapça ve Kuran’ı İlkokula başlamadan önce öğrendi. 1961 yılında ilkokulu bitirdi. 1963 yılında Arapça ve Hafızlık Eğitimi almaya başladı. 1965 yılında Arapça bilenler arasından seçilerek tekâmül eğitimi için Alanya’ya gönderildi. !969 yılında İstanbul’da Arapça Tekâmül Kursunda hocalık yaptı. Bu arada dışarıdan İmam Hatip Lisesini bitirdi. Askerlik dönüşü Ticaretle uğraşmaya başladı. Bu süreçte fahri vaizlik, Arapça Öğretmenliği ve muhtelif araştırmalarla uğraştı. 1987 yılında ticareti tamamen bırakıp Kur’an İlimleriyle uğraşmaya başladı. Kuran ve İlmi çalışmalarla uğraşan Hakkı Yılmaz evli ve çocuk babasıdır. Kur'ân-ı Kerim'i Türkçeye tercüme faaliyeti, ilk defa Cumhuriyet'in ilk yıllarında Elmalılı Hamdi Yazır'ın kaleme aldığı mealle başlamıştır. Böylelikle Yüce Kitabımızı anlamak noktasındaki sıkıntılar hafiflemiş ve 20. asır insanının Kur'an ile arasındaki mesafe biraz daha kısalmıştır. Elmalılı meâli ile başlayan bu süreçte pek çok meâl daha kaleme alınmış, bu da Allah (c.c.) kelâmının, farklı bakış açılarıyla okunmasına katkı sağlamıştır. Fakat bu meâllerin hepsi, ya nüzûl sırasına göre veya bilinen tertîb üzere “sûre”ler esas alınarak hazırlanmıştır. Tebyînü'l-Kur'ân adlı sıra dışı çalışmasıyla Kur'ân'ın anlaşmasına büyük katkılar sunan ve geniş kitleler tarafından beğeni ile takip edilen Hakkı Yılmaz'ın bu eseri ise Kur'ân'ın, iniş sırasına göre necm necm meâlini vermektedir. Necm, “bir kerede inen âyet grubu” demektir. Necm bir âyetten ibaret olabileceği gibi, onlarca, hatta yüzlerce âyetten de oluşmuş olabilir. Kur'ân 23 seneye yakın bir zaman diliminde toplumdaki olaylara, gelişmelere ve problemlere göre necm necm inmiştir. İşte bu meâl, necmlerin bir anlam bütünlüğü içinde bir araya getirilmesi sonucu oluşturulmuştur. Müellif bu çalışması ile Kur'ân-ı Kerim'i, ilk defa konu bütünlüğü içinde ele almış olup, Yüce Kitabımızın daha iyi anlaşılması hususunda farklı bir okuma biçimi sunmuştur. Bu eser, “tefsîr” değil, “tebyîn”dir. Çünkü tefsîr sözcüğü, terim olarak “Kur’ân’ı, Yüce Allah’ın muradına delâlet etmesi yönünden beşerî takat oranında açıklamak” demektir. Tefsîr sözcüğünün kökü “açıklamak, örtülü şeyi açmak” anlamına gelen “fesr” sözcüğüdür. “Fesr” sözcüğünün tef’il babından mastarı olan “tefsîr” sözcüğü de bu anlama paralel olarak “iyice araştırmak, çok açıklamak” anlamında kullanılmaktadır. Bütün bunlar, tefsîr sözcüğünün filolojik olarak şu anlamlara delalet ettiğini göstermektedir: “Anlaşılmamış, kapalı, müşkil, müphem bir sözü, konuyu ya da meseleyi anlaşılır hâle getirmek.” Bu bilgilere göre “Kur’ân tefsiri” diye yazılan eserler, müellifleri böyle düşünmeseler de, Kur’ân’ın kapalı, müphem ve örtülü olduğunu peşinen kabul etmiş olmaktadırlar.