Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam Dünyasında Yahudiler

Bernard Lewis

İslam Dünyasında Yahudiler Gönderileri

İslam Dünyasında Yahudiler kitaplarını, İslam Dünyasında Yahudiler sözleri ve alıntılarını, İslam Dünyasında Yahudiler yazarlarını, İslam Dünyasında Yahudiler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Almanlar'ın, Arap dünyasına yönelik büyük çaplı doğrudan propagandası başlamadan önce dahi, ideolojilerinin etkisi hisse­diliyordu. Alman milliyetçiliğinin önceki versiyonlannda küçük bir unsur olan Yahudi karşıtı tema, Nazi milliyetçiliğinde ana te­ma haline gelmiş ve Yahudi Ulusal Yurdu'nun oluşturulması ve bir Yahudi devletinin kurulması olasılığı karşısında kendilerini tehdit altında hissedenlere yeni bir sığınak oluşturmuştu.
Osmanlı Yahudi uyruklarını, fetih ve göç gibi iki yöntemle arttırmıştır. İlk yöntem, Osmanlı ordularının genişlemesi ve Osmanlı gücünün yayılması ile Osmanlı uyruğu haline gelen başka bir çok topluluk için de geçerliydı. İkinci öge ise, nere­deyse tamamen, deyim yerindeyse kendi özgür iradeleri ile Osmanlı uyruğuna girmek gibi ayırdedici bir özelliği olan Yahudi­lerle sınırlıydı. Osmanlı yönetiminin büyük hoşgörüsü ve tanıdığı fırsatlar hakkında anlatılanlardan etkilenen çok sayıda Yahudi, yüzyıllar boyunca Hıristiyan Avrupa'nın farklı bölgele­rinden Osmanlı topraklarına gelmiştir.
Reklam
Eski bir Arap deyişine göre, bir Yahudi ya elindeki ecza şişesi ya da para kesesiyle yükselir. Bu deyiş genellikle doğrulanabilen şu tarihsel gerçeği dile getirmektedir: Hırslı bir Yahudi için başarı­ya giden yol ya şifa dağıtmaktan ya da para ticareti yapmaktan geçmekteydi.
1912 tarihli bir belgeye göre, İstanbul'da 40 özel banker vardır ve bunlardan hiçbiri Türk-Müslüman değildir. İsimlerinden çıkartılabildiği kadarıy­la onikisi Rum, onikisi Ermeni, sekizi Yahudi ve beşi de ya Le­vanten va da Avrupalıdır. İstanbul’daki 34 borsacının yer aldı­ğı listede, onsekiz Rum, altı Yahudi, beş Ermeni'ye karşın tek bir Türk yoktur.
II. Ömer, gayri Müslimler üzerindeki mali ve diğer kısıtlama­ların katıksız uygulayıcısı olmakla ve seleflerinin gayri Müslimlerin işgaline göz yumdukları güç ve nüfuz konumlarından onla­rı uzaklaştıran önlemler almakla tanınmıştır.
Reklam
Darülharb'ten Müslüman olmayan birinin Müslüman top­raklarını ziyaretine, hatta belli bir süre kalmasına izin verilebi­lirdi. Bu süre zarfında o kişi Müslüman yasasında aman adıyla bilinen bir muamele görürdü; yani kendisine bir tür koruma bahşedilirdi. Aman sahibine müstemen denirdi. Bu kavram dı­şardan bir tüccar ya da elçi olarak gelen ve bir süre Müslüman yönetimi altında yaşayan gayri Müslimlerin yasal statülerini göstermektedir. Bunlar zımmi değildir ve kelle vergisi ile başka sınırlamalara uyruk tutulmazlar.
İslâm çoğucası eşitlikçi bir din olarak betimlenmiştir. Pek çok bakımdan gerçekten de öyledir, İslâmın 7. yüzyılda Arabis­tan’a gelmesiyle birlikte yol açtığı değişikliklere bakacak olur­sak; dahası ortaçağlardaki Müslüman dünyasını doğusunda yer alan Hindistan’daki kast sistemi ile veya batısındaki Hıristiyan Avrupa'nın pekiştirilmiş aristokratik ayrıcalıkları ile karşılaş­tırırsak, İslâm gerçekten de eşitlikçi bir toplumda eşitlikçi bir din gibi görünmektedir.
İnsan kendini zayıf ve tehlikede hissettiğinde değil güçlü hissettiğinde hoşgörülüdür.
Sayfa 69
Müslümanın zulmü Hıristiyan' ın adaletinden iyidir.
Sayfa 58
Reklam
Ayrımcılık her zaman var olmuş ve dahası sistemin bir parçası olarak sürekli ve açıkça gerekli olmuş ve hukukta uygulamada kurumsallaşmıştır.
Sayfa 36
Kayıtsız kalınan konularda hoşgörülü olmak kolaydır, asıl zor olan bizi yakından ilgilendiren konularda hoşgörülü olmaktır.
Sayfa 35
“ Fatih Sultan Mehmed, Batı’ya bir pencere açmıştı. Rumları ve Yahudileri kayırmış ve hatta Hristiyan Avrupa’dan sanatçı ve bilim insanlarını himaye etmişti”
“ İran’da Yahudilerin yağmur yağdığı zaman dışarı çıkmaları yasaktır çünkü üzerlerinden akan yağmur suyunun Müslümanların ayaklarına bulaşıp kirleteceği düşünülür”
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.