Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kökenlerin ve Türklerin Rolü

İslam Korkusu

Özlem Kumrular

İslam Korkusu Sözleri ve Alıntıları

İslam Korkusu sözleri ve alıntılarını, İslam Korkusu kitap alıntılarını, İslam Korkusu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Unutmadan geçmememiz gereken nokta, Avrupa kaynaklarında "Türk kıyafeti" olarak geçen tanımın aslında çoğu zaman "Müslüman kıyafeti" ya da en azından Doğu stili kıyafetlere karşılık geldiğidir. Bu dönemde "Türk" ve "Müslüman" kelimelerinin eşanlamlı olarak kullanıldığını hatırlamamızda fayda var.
Sayfa 213Kitabı okudu
Genel kanı Türklerin yemeği tam bir bedensel ihtiyaç olarak görmeleri, bunu bir zevk unsuru haline getirmemeleridir. Bu kanı pek tabii halk için geçerlidir. Baron Venceslav "Yemeğe pek düşkün değillerdir" der. "Bana kalırsa yaşamak için yerler, yoksa yemekten bir zevk duyduklarından ötürü değil." Sonra da yine pek çok izleyenin dikkatini çeken bir unsura değinir: "İyi bir huyla- rı vardır; yemekte hiç konuşmazlar ve fazla oyalanmazlar; karnını doyuran, 'Allah'a çok şükür' deyip kalkar ve yerini hemen başkası alır. Yemek yönünden aralarında ayrılık yoktur; kimseyi tanımadığı halde gelen biri, ayakkabılarını çıkarıp sofraya oturabilir ve eline bir kaşık alıp yiyenlere katılabilir. Yemeği bitirince paşa, Allah'a şükrederek, sofrayı kaldırın, derdi." Bobovius da Türklerin çok kanaatkâr olduklarını ve fazla yemek seçmediklerini belirtir.
Sayfa 384Kitabı okudu
Reklam
Kutsal İttifak'ın üç ana gücü İspanya, Venedik ve Papalık topraklarında çılgın kutlamalar hiç gecikmedi. En gösterişli törenler pek tabii Venedik, Roma ve bunu takiben Madrid'de yapılmıştı. Zafer müjdesi gelince Venedik'te çanlar çalmaya başlamıştı. Rialto Köprüsü'nün girişine bir zafer takı yapılmış, pazaryeri ışıklarla süslenmişti. Kapılara yenilen Türkleri ölümsüzleştiren madalyalar asılmıştı. Şüphesiz en çarpıcı detay bugün bile tatile çıkan İtalyanların kapılarına astıkları "tatil nedeniyle kapalıyız" (Chiuso per ferie) notunu andıran bir notun asılı olmasıydı: "Türklerin ölümü nedeniyle kapalıyız!" (Chiuso per la morti dei turchi.)
Sayfa 447Kitabı okudu
İnsan gururu, neden boş yere Kibirlenir durursun? Kanatlarını ne kadar büyük açarsan O kadar büyük olur düşüşün.
Sayfa 108Kitabı okudu
Osmanlı başkentinde yapılan Esir Alayı sonunda Divan'da huzura çıkarılan esirlerle birlikte esirlerin ait oldukları memleketlerin elçileri de bulunurlardı. Kendilerine her zaman esaret hayatının getireceği belalardan kurtulmak için son bir şans verilirdi: Müslüman olmayı kabul etmek. Kuran'a el basıp şahadet getirenler serbest bırakılırdı. Serbest bırakılmaları için başka bir seçenek daha vardı. Eğer kendi işleri güçleriyle uğraşırken esir düşmüşlerse, hemen salınıverilir ya da Türk esirleriyle değiştirilirlerdi.
Sayfa 283Kitabı okudu
Batı, genel olarak Türk erkeklerinin kadınlarına karşı duydukları bu kıskançlığı delice bulur. Bir misafirin kapıyı çaldıktan sonra evdeki kadınların toparlanması ve saklanması için bir süre kapıda ayakta beklemek zorunda kalması Batı medeniyetinden gelen bir insanın anlayamayacağı bir şeydir.
Sayfa 373Kitabı okudu
Reklam
İslam'a karşı doğaüstü olaylar üzerinden kitlesel bir etki uyandıracak mitler ve kötü söylentiler yaratma geleneği Haçlı savaşlarından da önce, Bizans'ın ilerleyen İslam karşısında düştüğü şaşkınlık döneminde başlamış, bu Ortaçağ ve Yeniçağ'da iyiden iyiye şekillenmişti. Ortaçağ'da Sarazenler üzerinden kurulan bu mitler, Yeniçağ'da Osmanlılar üzerinden kurulur olmuştu. Osmanlılar hakkında öne sürülen ve geniş bir coğrafyada dolaşması için çalışılan kehanetlerin ortak bir amacı vardı: Bu tüyler ürpertici hikâyelerle zaten tedirginlik içinde bekleyen halkı iyiden iyiye korkuya gark etmek ve geniş çaplı bir psikolojik savunma duvarı oluşturmak.
Sayfa 119Kitabı okudu
Canaye'nin bir bakıma protesto ettiği peçe kendisine zorluk çıkartıyor olmalıydı: "Çirkin kadınlarla güzel kadınları birbirinden ayırma olanağı yok."
Sayfa 369Kitabı okudu
Luther de Türkler hakkında aynı iddiayla çıkıp gelecektir: "Tanrı'nın cezası, şeytanın aracı, inanç düşmanı, düzen bozucusu, kısaca Deccal olarak gelmiştir."
Sayfa 121Kitabı okudu
Müslümanlığı hür iradesiyle seçen Ortodokslar da vardır. 1815 yılında Müslümanların nezaketlerinden etkilenen ayakkabıcı Akakios ve hizmetçi Yerasimos bunlardandır.
Sayfa 287Kitabı okudu
Reklam
Doğu'ya yapılan seyahatler sonrasında kaleme alınan seyahatnamelerin en kaçınılmaz unsuru abartı eğilimleridir. "Yalancı seyyah" figürü sadece Ortaçağ'da değil, Elizabeth dönemi edebiyatında da sık sık komik bir figür olarak karşımıza çıkar. Anlatıları mübalağa ve fantastik öğelerle dolu olan bu seyyahlar özellikle Doğu söz konusu olduğunda abartının çıtasını biraz daha yükseltirler. Vücutları kadar bir tek ayağı olan, sırtüstü yattıkları zaman bu ayakla kendilerini güneşten koruyan insanlar, mitolojik figürleri çağrıştıran kurt kafalı adamlar, gravürlere yansıyan çift başlı çocuklar Doğu'nun egzotikliğini abartan seyahatnamelerin tepe noktalarındandır. Bu metamorfoza uğramış canlılar Yeniçağ'da da kitapları süslemeye devam edecektir. 1540 yılında Basel'de basılan Ptolemaios'in Coğrafya'sında Asya bir sciapod, bir cynocephalus ve başları boyunlarından aşağı doğru büyüyen iki adam ve akşam yemekleri için bir insan bedeni kemiren bir çift yamyamla işaret edilmiştir.
Sayfa 114Kitabı okudu
"Hıristiyan dünyada pek çok kişi Türklerin büyük şeytanlar, barbarlar, imansız kişiler olduklarına inanırlar, ama onları tanıyıp konuşmuş olanların duyguları bundan çok farklıdır" der Thévenot, "çünkü Türklerin iyi insanlar olduklarına ve Tabiat'ın bize en önemli buyruğu olan, 'kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma' kuralına gayet iyi uyduklarına kuşku yoktur."
Sayfa 355Kitabı okudu
Batı, genel olarak Türk erkeklerinin kadınlarına karşı duydukları bu kıskançlığı delice bulur. Bir misafirin kapıyı çaldıktan sonra evdeki kadınların toparlanması ve saklanması için bir süre kapıda ayakta beklemek zorunda kalması Batı medeniyetinden gelen bir insanın anlayamayacağı bir şeydir.
Sayfa 373Kitabı okudu
Osmanlı tebaasının Batı stili kıyafetleri hayli komik bulduğu, bunu saklamaktan çekinmediği, Osmanlı şehirlerinde kendi kıyafetleriyle dolaşan Batılılara zaman zaman sözlü tacizde bulunduğu yalan değildi. Fransız seyyah, Sieur François La Boullaye-le-Gouz da Doğu'ya birkaç seyahatte bulunmuştu. Isfahan'da elçilik görevindeyken vefat etmişti. 1640'ta Midilli'deyken tuhaf bir şey ilgisini çekmişti. Kendisinin ve arkadaşlarının kısa kıyafetleri onların adalılar tarafından maymun olarak görülmelerine yol açmıştı. Osmanlı İmparatorluğu'nun Hıristiyan tebaasının kılık kıya-fetine alışan Müslüman halk, Batı Avrupa'nın daracık külot pantolonlarını kabullenmekte zorlanıyor olmalıydı.
Sayfa 215Kitabı okudu
...Ama Albuquerque'nin diğer planı gerçekten yukarıda saydığımız efsanelerden etkilenmiş olsa gerek: Hz. Muhammed'in naaşını Mekke'den çalıp karşılığında Kudüs'e özgürlük verilmesini istemek!
Sayfa 163Kitabı okudu
152 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.