Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslâm’da İmâmet ve Hilâfet

Hasan Gümüşoğlu

En Beğenilen İslâm’da İmâmet ve Hilâfet Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen İslâm’da İmâmet ve Hilâfet sözleri ve alıntılarını, en beğenilen İslâm’da İmâmet ve Hilâfet kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İbnü'l-Arabi hükümdarlığın yerilen bir şey olmayıp tam aksine Hz. Dâvûd'a Cenâb-ı Hakk'ın hükümdarlık verdiğini belirterek bunun bir nimet olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca hilâfetin bir aileye bağlanmasının ümmetin birliği açısından faydalı olduğu aksi takdirde her nüfuz sahibinin hilâfeti almak isteyip ümmetin kanının dökülmesi ihtimali olduğu da belirtilmiştir.
Sayfa 160 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Hz. Ali'nin ölmediği ve ölmeyeceğine dair sonradan geliştirilen düşüncelerin de Hz. İsa hakkındaki haberlere benzemesi, Şia'nın imâmet nazariyesinde büyük oranda Yahûdi ve Hıristiyan inançlarından faydalandığını göstermektedir... Bunlara ilaveten Şiîlik... eski Mecûsî fikirleri ile Safevî kültürünün karışmasıyla İslâm dışı inançları bünyesine alan bir fırka haline gelmiştir.
Sayfa 116 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Reklam
Gerçek şu ki ilk Hâricîler, tam olarak İslâm terbiyesini alamamış, Kur'ân ve Sünnet'i doğru anlayamamış, kendilerinden hiçbir fıkıh âlimi yetişmemiş kişilerdir. Arap kabile düşüncesiyle yakından alakalı, daha çok bedevîlerin oluşturduğu bir fırka olarak Hâricîler, ibadet ve zühde önem vermelerine rağmen başta Hz. Ali ve Hz. Muâviye gibi birçok sahâbîyi tekfîr etmeleri, kendilerinden olmayan müslümanları küfürle damgalamaları aslında onların görüşlerinin İslâm'dan ne kadar uzak olduğunu göstermeye yeterlidir.
Sayfa 97 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Gazzâlî, yeryüzü kargaşalık içinde olursa insanların bunları önlemek için uğraşırken âhiret mutluluğunun iki sebebi olan ilim ve ibadete vakit ayıramayacaklarını belirterek din ile sultanın ikiz kardeş olduğunu zikreder.
Sayfa 92 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Taftazânî bazı halifede bulunması gereken bazı şartlar olmadığı takdirde bile dinî hükümlerin tatbik edilmesi için bir imamın gerekli olduğunu belirterek zaruretlerin bir takım mahzurlu şeyleri mubah kıldığını ifade eder. Taftazânî imâmetin bütün şartlarını taşıyan bir imamın bulunmaması durumunda diğer şartları kendisinde en iyi şekilde toplayan kimsenin imam olması gerektiğine işaret etmiştir.
Sayfa 80 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Şia'nın sapkınlığı-II
Şia'ya göre imâmet, itikatla alakalı olup dinin önemli rükünlerinden birisidir. Bu itibarla Şia imâmeti itikadî bir esas olarak kabul etmektedir. Şia'nın dışındaki diğer İslâmî mezheplere göre ise imâmet, amelî bir konudur. Şia... imanın ancak imama imanla tamam olacağını iddia etmiştir... Şia, imâmeti inanç esasları arasına almakla kalmamış, imâmete verdiği hususi konumla birçok nassı imâmet görüşleri doğrultusunda tevil etmeye çalışmıştır. Öyle ki, imamların aynen peygamberler gibi masum olduklarına büyük ve küçük günah işlemeyeceklerine inanmışlardır. Hatta Küleynî imamların ne zaman öleceklerini bildiklerini ve kendi seçimleriyle öldüklerine dair bir bölüm açarak bununla alakalı rivâyetleri zikreder.
Sayfa 63 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Reklam
Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi... Abdülmecid'in hilâfetini sahih görmeyerek şöyle der: 'Ahkâm-ı Şer'iye'nin icrasına memur, hilâfet ve hükümet reisi olan, Hz. Peygamberin halifesi ve vekili olacak zatın elinden hükümet alınınca o zat Peygamberin nesine vekalet edecek? Dolmabahçe Sarayında ikamete memur olmasından başka Abdülmecid Efendiye bir vazife ayrılmamış olduğundan söz konusu şahsın getirildiği ve bir buçuk senedir işgal ettiği makam asla makâm-ı hilâfet değildir.'
Sayfa 35 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Cürcânî imamın tarifini: 'Din ve dünya işlerine ikisine birden genel başkanlık eden kimse' şeklinde yapmıştır. Cürcânî, burada din ve dünya işlerine beraber başkanlık edene imam diyerek, İslâm'da din ve dünya işlerinin beraber yürütülmesinin gerekliliğini ifade etmiştir.
Sayfa 32 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
İslâmda siyâset
'Siyâset' esas itibariyle bir şeye mukayyet olmak, onun salahı hususuna önem vermek, onu görüp gözetmek mânasındadır. Sonra bu kelime İslâm literatüründe, umumi mânada müslümanların işlerini görüp gözetmek gayesiyle devlet reisi, emretmeye ve yasaklamaya salahiyeti bulunan vâli ve komutanların işleri için kullanılmıştır. Bu yönetime yani siyasetin İslâm'a uygun olmasına 'siyaset-i şer'iyye' denmiştir. Bu itibarla dinde siyasetin meşruluğu şer'î hükümlere uygunluğuna göredir. Çünkü siyasetin başında bulunan halife, vekili olduğu Peygamberin getirdiği esaslara uygun hareket etmezse halifeliğin bir mânası kalmaz.
Sayfa 27 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Araplar eskiden beri askerî birliklerin komutanlarına 'emîr' derlerdi. Ashâb-ı kiramdan bazıları Hz. Ömer'e Emiru'l-müminin tabirini kullanınca sahâbîler bunu benimsediler ve sonraları Hz. Ömer'e bu tabirle hitap etmeye devam edince Emiru'l-müminin bir ıstılah olarak halifelere tahsis edildi.
Sayfa 25 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
117 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.