İslamın Kaynakları 2 Gönderileri
İslamın Kaynakları 2 kitaplarını, İslamın Kaynakları 2 sözleri ve alıntılarını, İslamın Kaynakları 2 yazarlarını, İslamın Kaynakları 2 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Orta Arabistan Hıristiyanlığı üzerine yapılan araştırmalarda Uzza'nın ağaç kültü hep karşımıza çıkıyor. Örneğin Orta Arabistan'da tanrıça Nakkalı Uzza adına, Samura ağacına tapınılıyordu.
Sayfa 162Kitabı okudu
Kabil Tevrat'ta Kain adıyla geçiyor ve Arapça kökenli bir sözcük. Kain Semitik dillerde demirci ve ozan anlamına geliyor. Sözcüğün kökü de kapatmak anlamını taşıyor. Hint-Avrupa dil ailesinin bir kolu olan Elencede konein (yağlamak), Latincede conari (biraz bir şeyler yapmak) anlamlarına, yani ilkel insanın ava veya savaşa çıkmadan önce yüzünü ve bedeninin bazı yerlerini boyaması anlamına geliyordu.
Hubal/Habel/Hubel/Hübel/Habil adının etimolojik anlamı hem Arapçada hem de İbranicede avcı ve şahin yetiştiricisidir. Ama etimolojik anlamının yanı sıra Tevrat'taki Kain/Kabil ve Habil öyküsüyle de bağlantısı vardır.
Sayfa 149 - Hıristiyanların kutsal mekanında pagan tanrı Hubal'ın ne aradığı düşünülmelidir.Kitabı okudu
Pavlos'un Korintoslulara yazdığı 1. Mektuptaki içeriğe uyuyor
Tasvir kültünü Suriye'den Mekke'ye getiren Amr bin Luhey Hıristiyan'dı ve Huzaa aşiretler federasyonunu oluşturan aşiretler ve bu aşiretlere bağlı alt aşiretler ve klanlar da Hıristiyan'dı. Amr bin Luhey için söylenen şu sözler, onun Hıristiyan olduğunu da açıklıyor:
"Hanif dinini, İbrahim'in dinini değiştiren odur. Kuzey Suriye'den Hubel'i getiren ve Kabe'ye yerleştiren de oydu ve tanrının doğru İbrahim'in koyduğu kuralları değiştiren de Amr bin Luhey'di. Onlar dediler: Sana hizmet etmeye, ey tanrı sana hizmet etmeye hazırız! Sana ait olan bir yoldaştan (şarik) başka yoldaşın yok. Ve sen ona sahipsin ama o sana sahip değil. Ve bu inanç kuralları, tamı İslam'ı getirinceye kadar geçerliliğini korudu. Ve peygamber, İbrahim'in doğru düzeninden sonra yenisini açıkladı: Sana tapınmaya, ey tanrı sana tapınmaya hazırız. Hizmetinde hiçbir yoldaşın yok. Merhamet ve iyilik ve krallık sana aittir. Ve Müslümanlar da böyle dediler."
Sayfa 145Kitabı okudu
Süleyman'ın tapınağındaki Debir'in sözcük kökü dbr'dir ve debir, uterus/ dölyatağını simgeler. Ortadoğu'nun bütün tapınaklarında olduğu gibi, bu tapınağın iç mekanı da dişilik organının simgesi olarak inşa edilmişti.
Sayfa 144Kitabı okudu
İbrahim-İsmail-Amalekit kübik Kabe, bir kutsal tepeydi; bir başka deyişle anne karnının karanlık içini simgeleyen bir anıt mezardı.
Sayfa 138Kitabı okudu
Mekkeliler Bakum'a şöyle demişlerdi: "Bunu (Kabe'yi-y.n.) bize bir Süryani yapısı gibi inşa et." Mimar Bakum, Kabe'nin tasarımını kübik bir kült yapısı biçiminde değil de, bir Süryani kilisesi üslubunda yapacaktı. Çünkü küp biçimi, eski Arap pagan kült yapısının tipik bir özelliğiydi. El Ezraki'den aldığımız bilgi bize bunu açık seçik gösteriyor.
Sayfa 122Kitabı okudu
İslam, ancak Semitik Süryani Hıristiyanlığından beslenerek ve güçlenerek Arabistan'ın Elenleşmesine karşı koyabilmiştir.
Sayfa 102Kitabı okudu
Halife Osman tek bir kutsal kitabın yazılıp, bitirilmesinden sonra, Kur'an'ın diğer bütün versiyonlarını yok edemedi. Ancak yazdırdığı Kur'an'dan hattatlara dört kopya çıkartarak o zamanın metropolleri olan Mekke, Medine, Basra ve Şam'a gönderdi. Theodor Nöldeke 1007 yılında Bağdat'ta Osman öncesi bir Kur'an'ın ele geçtiğini ve derhal yakıldığını iletiyor.
Sayfa 94Kitabı okudu
Ali'nin Mushaf'ı, Aişe'nin Mushaf'ı, Übeyy İbn Ka'b'ın Mushaf'ı, İbn Mesud'un Mushaf'ı ... bulunur da, falanın filanın, falan ülkenin, filan ülkenin ve bu arada Libya'nın Kur'an'ı olmaz mı?Gerçek olan ne kadar örtülebilir, ne kadar saklanabilir? "Kur'an'ın bir harfinin bile değişmeden süregeldiği" yolundaki katıksız yalan, inanırlar üzerinde bu denli etkili ve yerleşmiş olamazdı. Bugün herkesin bildiği Kur'an'daki birbirini tutmazlıklar, çelişkiler, insan akıl ve mantığıyla hiçbir yönden uzlaşmayan nice neler, başarıyla saklanmıştır kitlelerin gözünden. "Kur'an' da akıl dışı, bilim dışı hiçbir şey yoktur!" diye işlene alışılana bugüne gelinmiştir.