Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu Medeniyeti

Bernard Lewis

En Eski İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu Medeniyeti Gönderileri

En Eski İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu Medeniyeti kitaplarını, en eski İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu Medeniyeti sözleri ve alıntılarını, en eski İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu Medeniyeti yazarlarını, en eski İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu Medeniyeti yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hiçbir özgür doğmuş Müslüman, Yeniçeri olamaz­dı hatta Yeniçerilerin çocukları bile bu orduya alı­namazdı.
Reklam
Dünya inanç olmadanda sürüp gidebilir ama adalet olmadan yaşayamaz
Açgözlülük, sonu olmayan kötü bir şeydir; elindeki ile yetinmek, çok faydası olan asla yok olmayan bir hazinedir.
Venedik'ten gelen bir misafir Giacomo de' Languschi veya Langusto, fetih zamanı Fatih Sultan Mehmed ile karşılaşmıştı. Onu şöyle tarif ediyor: 26 yaşında [aslında yaşı 19 ilâ 21 arasındaydı], iyi görünümlü, orta boylu ama iri bedenli, davranışları asil, saygıdan çok korku aşılayan bir görünüme sahip, gülmesi kıt, bilgiye susamış, Allah vergisi bir geniş fikirliliğe sahip, inatçı, her konuda cesur, Makedonyalı İskender kadar şöhrete düşkün bir delikanlı. Her gün Roma tarihini, Papaların, İmparatorların, Fransa Krallarının, Lombardların vakayinamelerini yüksek sesle okutuyor; Türkçe, Rumca ve Slovence olmak üzere üç dil konuşuyor, İtalya’nın durumu, Papa'nın ve İmparator’un oturduğu yerler, Avrupa’da kaç krallık olduğu gibi konularda bilgi edinmek istiyor. Elinde Avrupa devletlerini ve eyaletlerini gösteren bir harita var. Dünyanın durumu ve savaş ilmini öğrenmek kadar başka hiçbir şey ona keyif ve mutluluk vermiyor. Kurnaz bir kaşif; hükümdarlık etme arzusuyla yanıp tutuşuyor. İşte biz Hıristiyanların böyle bir adamla baş etmesi gerekiyor. .. Uyanık, yorgunluğa, soğuğa, ısıya, susuzluğa ve açlığa dayanıklı... Artık devir değişti diyor. Batılılar Doğu'ya doğru giderken o Doğu'dan Batı’ya gidecekmis. Dünya İmparatorluğu’nun tek bir inanca ve tek bir krallığa sahip olmasi gerektiğini söylüyor. Bu birliği sağlamak için dünyada Konstantinopolis'ten daha değerli bir yer yok.
Reklam
Fatih
Padişah, Avrupa’da Mora’daki son Rum despotluklarına boyun eğdirdi, Sırbistan ve Bosna’yı Osmanlı eyaletine dönüştürdü ve çok sayıda Yunan adasını fethetti; Asya’da ise Amasra’yı Cenevizlilerden, Sinop’u Müslüman bir beylikten, Trabzon’u Rum imparatorundan aldı ve son olarak Anadolu’daki Karaman beyliğini kendisine bağladı. Bununla birlikte Mehmed, daha doguya uzanmayı reddetti; kendisine meydan okuyan Akkoyunlu Türkmenler'in hükümdarı Uzun Hasan'ı da 1473'te Erzincan yakınlarında yenilgiye uğrattı ancak zaferini sürdürmeye kalkışmadı. Bunun yerine gerçek menfaatlerinin peşine koşmak üzere batıya yönelmeyi tercih etti. On altıncı yüzyıl tarihçisi Kemalpaşazade'nin iktibas ettiği bir konuşmasında Padişah bu hareketini şöyle açıklıyor: “Devletin menfaati için Uzun Hasan'ı küstahlığından dolayı ateş ve kılıçla cezalandırmak doğru ve gerekliydi; ama onun soyunu ortadan kaldırmak yanlış ve yiğitliğe yakışmayan bir hareket olurdu. Çünkü "İslam topluluğunun büyük sultanlanın eski hanedanlarını yok etmeye çalışmak, iyi bir davranış olmaz." Üstelik padişahı, Avrupa'da yürüttüğü cihat gibi önemli bir işten alıkoymuş olacaktı.
Kasım 1553'te o zaman Suriye'de bulunan İngiliz seyyah Anthony Jenkinson, Muhteşem Süleyman'ı ve ordusunu İran seferi sırasında bütün ihtişamıyla görmüştü. Halep'e girişlerini şöyle anlatıyor: .................. Ordunun geri kalan kısmı Halep’e dört günlük mesafede, şimdi Camarye denilen Ermenistan dağlarını aşıp Büyük Senyör’ün gelişini beklemek için orada konakladılar. Büyük Senyör’ün ordusu, böylece, dağlardan aşanlar, kendisiyle birlikte Halep'e gelen atlı ve yaya askerler, deveciler ve erzakçılarla birlikte 300.000 kişiyi buluyordu. Bu ordunun cephanesini ve erzakım taşıyan develerin sayısı ise 200.000 idi.
47 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.