sana bugün çok üzüldüm diyebilseydim, sana bugün ve yarın çok üzüldüm diyebilseydim, sana yarın ve sonraki gün ve daha sonraları, ben çok üzgünüm diyebilseydim.
ben üzülmek için mi doğdum ibrahim.
ellerim titremek gözlerim dolmak dudaklarım bükülmek için mi benim.
kapalı kapılar bir daha kapanıyor. açılmaya niyeti yok hiçbirinin. o araba buradan geçmez diyorlar. nereden geçer peki. sana nasıl gelinir geri nasıl dönülür ayaklarım yok mu benim. ben beklemek için mi doğdum ibrahim. uzaklara dalmak iç çekmek kök salmak için mi.
içimde bir dikenli çalı. sağa sola döne dolaşa takılıyor ne yapsam faydasız. hasta değilim ama iyileșmek istiyorum. ışıklar sönmesin güneşi ikna edemiyorum., ben dermansız derde mi doğdum ibrahim. sesim kısılmak belim bükülmek hâlim bakılmak için mi.
doğru söyle.
dert ben miyim. dert ben miyim. dert ben miyim.
senin ismin mübarek nefesin de öyledir belki. bir inşirah okusan. geçer miyim.
“Günaydın benim ile kendim arasında geçen rüya, umutsuzluğunu değil imkansızlığını sevdiğim, duvara içini döken sokak çocukları ve gemilerin almadan hareket ettiği yolcular, kağıtlarda yarım bırakılmış şiirleri olan şairler günaydın. Günaydın Allah aşkına, gök, deniz aşkına.”
O kadar çok kendimden bir şeyler bulduğum bir yazıydı ki neredeyse her cümlesini alıntılamak istedim. Bu konu ile ilgili izlediğim 5 videoluk harika bir serinin ilk videosunu bırakmak isterim, meraklısına..
youtube.com/watch?v=kQGYDsU...
“Sen mi beni görüyorsun rüyanda; ben mi görüyorum seni rüyamda? Yoksa başka biri mi var; görüyor ikimizi rüyasında? Böyle sessizce otururken mahzun, deniz kıyısında.”
Gazete demişken tarihte ilk gazete, "Relation aller Fürnemmen und Gedenckwürdigen Historien" isminde çıkmıştır. Anlamı " Önemli ve anılmaya layık olayların muhasebesi" olarak karşımıza çıkmaktadır. Önemli ve anılmaya layık! Nedir bu olaylar acaba diye kendimize sorduğumuzda, ulaşamadığımız her şey diye bir cevap verebiliriz. Çünkü insanoğlu ulaştığı her şeyi değersizleştirecek bir meziyete sahiptir.