Şu sıralar herkeste bir “içtenlik modası” var. Herkes öylesine içten ki... bir araya gelinir gelinmez, duygu sorunları, ruh çıkmazları, en mahrem heyecanlar, “gizli” fanteziler, rüyalar, o “özel” tarihler hemen oracıkta ortaya dökülüveriyor.
Kim kimi seviyor? Sevgi, niye bu denli imkansız? Kadının ve erkeğin birbirlerine ödettikleri bu şiddetin, kaç yüzü var? Bilmek çok güç. Anlatmak da öyle.
‘Göz göze olmayalım, el ele olmayalım; ruh ruha olalım yeter.’ Ama erkekler başka türlü gelişmişlerdi. İki cinsiyet arasında ki yetişme farkı korkunç bir uçurumdu.