"Sensiz hiçbir şeyi hatırlamıyorum." diyerek vurucu şekilde başlıyor bu sayı. Okudukça bir girdap gibi çekiyor insanı... İyi bir izlenim veriyor, afili bir söz... Unutmak, hatırlamak, kaynağını bile bilemediğimiz ve hatta tanımlamakta dahi zorlandığımız, kesinliğinden hiçbir zaman emin olamayacağımız garip bir durum... Hatırlamak iyi, güzel ama hatırlamak; unutmakla alakalıdır. Unutan biri hatırlar öyle değil mi? Neydi vurucu cümlemiz, sensiz hiçbir şeyi hatırlamıyorum... Yani tersinden gidersek seninle her şeyi hatırlıyorum... Hatırlıyorsam demek ki unuttuğum bir şey... Sevdiğimiz bir insanın bize hatırlatırken aslında aynı kişinin de o şeyi zamanında unutturduğunu da sorgulayınca içinden çıkamıyor insan. Belleğimizin gerçekten müthiş oyunu...
Konunun buraya nerden geldiğini hatırlamıyorum şu an... Her şeyi hatırlayabileceğim biri yok belki de hayatımda. Ya da olduğu için mi böyle kim bilir? Neyi hatırlayacağını da hatırlayacak iradesi olmalı insanın. Yoksa soluduğumuz havayı bile sahiplenemiyoruz ki... Gerçi ne diyordu şair, "İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları..."
Siz de gece başınızı yastığa koyup gözünüzü kapatın, sahiplenmek istediğiniz güneşinizi, ayınızı, yıldızınızı hatırlamakla unutmak arasındaki o kaygan çizgide demleyin... Kokusunu içinize çekerek tadına varın... Keyifli okumalar.