Sofra düzeninden ev döşemesine batı özentisinin himayesi altına girmiş insanlar, çay partilerinde dedikoduların gölgesinde edilen valsler, gizli kaçamak buluşmaların tehlikesinde eriyen bedenler, sayfiye akşamlarının serinliğinde ruhu dinlendiren piyano sesleri ve balaylarını Avrupa şehirlerinde geçiren çiftler... Samim, Pervin ve Nevhiz arasında yaşanan entrikalı cereyan... Özellikle kitabın ortasından sonra nelerin yaşanacağını merak ettiğim, yeri geldiğinde 'oğlum Samim ruh hastası mısın sen?' dediğim, dizisi çekilse Beren in Pervin i mi yoksa Nevhiz i mi canlandıracağına karar veremediğim, merakla okuduğum bu kitabı okumayanlar varsa tavsiye ederim.
Mehmet Rauf un beni alıp kalabalık olmayan, sessiz, sakin, tenha İstanbul sokaklarında dolaştırması güzeldi. Kitapta geçen Beethoven in, Liszt in, Weber in, Czibulka nın müziklerini dinlemek, Stone un, Kowalski nin, Balestrieri nin, Etcheverry nin tablolarına bakmak ayrı bir keyifti..